Ulu Kaya’daki yaşam, tarikatın orada doğmuş olmasına ve toprağı çok sevmesine rağmen, druidler için sonunda dayanılmaz hale geldi. Y’ffre’ye tapan druidler Birinci Çağ 330’da Ulu Kaya’yı terk etti, ancak giderek düşmanlaşan Direnni Hanedanı onları kovaladı mı yoksa kendi istekleriyle mi kaçtılar, bunu asla bilemeyeceğiz. Araştırmalarım, itici güç ne olursa olsun, Druid Kralı Kasorayn’ın göçü planladığını ve druidlerin sonunda anakaradan ayrılmalarını sağlayacak gemileri yetiştirdiğini gösteriyor.
Druid efsaneleri ve sözlü tarih bize bu denize elverişli gemilerin Y’ffre ve Tabiat ana tarafından Druid Kralına rüyalarda verilen olağanüstü hediyeler olduğunu söylüyor. O da druidlere bu gemileri şarkı söyleyerek var etmelerini öğretmiş. Druidler de Ulu Kaya’daki bitki ve ağaçlardan bu gemileri titizlikle yetiştirmelerini fısıldamış. Ne yazık ki, bu gemileri yaratmanın sırrı zamanın derinliklerinde kayboldu.
Şu anda var olan üç çembere bölünmeden önce orijinal druid topluluğu ne kadar büyüktü? Bu konuda sadece tahmin yürütebilirim. Bazı yaşlılar Gerçek Yol’un bir milyon kadar takipçisi olduğunu iddia ederken, diğerleri bu sayıyı sadece binlerle ifade ediyor. Ne olursa olsun, Druid Kralı’nın halkını Direnni’den uzaklaştırmak için bir donanmaya ihtiyacı vardı ve yola çıkmaya hazır olana kadar planlarını gizli tutmanın bir yolunu bulmalıydı. Anlatılanlara bakılırsa, Druid Kral başarılı olmuş. Göçün son aşamalarında bir savaş çıkmamış veya acilen kaçmak için paniğe kapılmamışlar. Görünüşe göre Druidler bir gece ansızın ortadan kaybolmuşlar ve Direnni farkına bile varmadan gitmişler.
Şimdi Tamriel’in batısındaki açık okyanusa yelken açtığınızı hayal edin. O zamanlar Tamriel halkı tarafından uzun deniz yolculukları yapılmazdı ve çok az gemi kıyıdan çok uzaklara yelken açardı. Ancak Druidler, Druid Kral tarafından kendilerine vaat edilen, ev diyebilecekleri yeni bir yer bulmaya niyetliydiler. Efsaneler bize Druid Kral’ın rüyalar ve Y’ffre’nin fısıltılarıyla Systres Takımadaları’nı hedeflediğini anlatır, ancak halkını bilinmeyen bir denizden güvenle geçirebileceğine inanmak için tebaasının ona inanmaktan fazlasını yapması gerekiyordu.
Kıyıdan uzaklaşırken ufukta görünen, çekiç ve çivilerle inşa edilmemiş, topraktan yetiştirilmiş garip görünümlü gemilerden oluşan küçük bir donanma hayal edin. Nasıl bir manzara ama! Druid Kral’ın donanmayı nasıl bir arada tuttuğu henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Gemileri yönlendirmek için bir tür seyir haritasına sahip miydi? Bunu asla kesin olarak bilemeyeceğiz, ancak son araştırmalar en az bir Druid gemisinin takımadalara hiç ulaşamadığını gösteriyor. Fırtına ya da diğer tehlikeler yüzünden kaç geminin kaybolduğunu bilmiyoruz ama eğer biri başaramadıysa, muhtemelen kaybolan, batan, kayaya çarpan ya da başka bir şekilde kaybolan başkaları da vardı.
Neticede, druid donanmasından hayatta kalan gemiler Systres Takımadaları kıyılarına ulaştı. Akabinde druidler tüm adalara yayıldı, ancak gelenekler gemilerin ilk karaya çıktığı yerin Galen olduğunu iddia ediyor. Y’ffre bizi bu adalara götürdü ama buradaki doğa kargaşa içindeydi. Druid Kral ve halkı ilk mevsimlerini doğayı düzene sokarak ve toprağı korumaya yardımcı olmaları için ruhları çağırarak geçirdi. İnanılmaz bir devir olmalı, yine de çok fazla bilgi kayboldu.
Druidlerin kayıp tarihini ortaya çıkarmaya çalışırken Druid Kralı Kasorayn’ın hayatı ve dönemi hakkındaki keşif ve araştırmalarıma devam edeceğim.