Ormandaki Kulübe

Orijinal Adı:

Cabin in the Woods

Bulunduğu Oyunlar:

Skyrim

Kitap Kategorisi:

Roman

Çevirmen:

Ahmet Sait Akten

Bir kaç mevsim öncesinde bir gece vaktinde askerin biri katıldığı birkaç kanlı muharebeden geri dönüyordu. Altınlarını harcamamak için çam ormanını yayan geçmeye karar verdi.

Yolculuğunun ilk günü tamamen olaysız geçti, asker ana yoldan ayrılmadı ve bütün hızıyla yol almaya devam etti. Karalık çöktüğünde sırt yatağını açtı, küçük bir ateş yakıp yakaladığı birkaç tavşanı pişirdi. Uykuya dalarken “Gerçekten güzel bir gün” diye içinden geçirdi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde asker yakınlardan gelen bir ağlama sesiyle uyandı. Bir haydut hilesi olduğunu düşünerek elini kılıcına götürdü ama yine de onlara aniden saldırabilmek için uyuyormuş gibi yaptı. Birkaç dakika sonra ağlama sesi kampın kurulduğu yerden duyulamayacak kadar gitgide uzaklaşmaya başladı. Asker sabah olana kadar tek gözü açık uyudu.

İkinci gün asker geçirdiği berbat uykudan uyanır uyanmaz ormanın içine doğru önceki akşam sesini duyduğu ne olduğu belirsiz şey ile arasındaki mesafeyi açmak için hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Vakit ilerledikçe sağnak bir yağmur başladı. Asker akşam kuru bir şekilde rahat uyuyabilmek için kendine küçük bir barınak yaptı.

Geçen gece yaşadıkları aklında hala taze olsa da neticede kısa bir sürede uykuya daldı.

Bu sefer uyandığında sanki ağlama sesi barınağın hemen dışından geliyormuş gibiydi. Asker kılıcını kavradı ve barınaktan dışarıya doğru sürünerek çıktı. Ateşin karşısında arkası dönük halde ellerini açmış ağlayan hayalet gibi duran bir kadın gördü.

Asker tüm cesaretini topladı ve kadına seslenerek sorunun ne olduğunu sordu.

Cevap gelmedi.

Yavaşça kadına doğru yaklaşmaya başladı ama daha yanına varamadan kadın ona doğru döndü ve aniden bir çığlık attı. Hayalet kadın bir balta çıkarıp askere doğru koşmaya başladı ve askere tam vuracakken birden ortadan kayboldu.

Asker gecenin bir vakti sadece elindeki kılıcıyla yola koyuldu. Gün aydınlanıncaya kadar geldiği yola doğru olabildiğince hızlı bir şekilde koştu.

Üçüncü gün hava açık ve güneşliydi ama sarsılmış ve uykusuz bir vaziyette olan askerin pek de umrunda değildi. Hava kararmadan ormandan çıkabilmek için var gücüyle ilerlemeye devam etti.

Karanlık yavaşça çökerken asker yolun hemen dışında bir kulübe gördü ve geceyi geçirmek için iyi bir yer olabileceğini düşündü. Kulübeye vardıktan sonra içeriye bir şey girmesin diye kapılara ve pencerelere barikat kurarken biraz zaman geçirdi.

Aldığı önlemlere rağmen yine de uyuyamadı. Barikat kurduğu kapıya bakarak kulübenin bir zamanlar yatak odası olarak kullanılan bölümünde oturmaya başladı. En sonunda gözlerini daha fazla açık tutamadı ve uykuya daldı.

Bu sefer kulübenin barikat kurulu kapısının arkasından gelen gülme sesiyle uyandı. Daha önce karşılaştığı kadının sesine benziyordu ama bunun o kadın olduğuna inanmak istemedi.

Asker kapıya barikat kurduğu kapıdan ana odaya doğru fırladı ve birden önceki geceki kadını elinde baltayla yere doğru bakarak histerik bir şekilde gülerken karşısında buluverdi.

Bütün hiddetiyle hayalet kadına saldırmaya başladı ama kılıç darbelerini hiçbir etkisinin olmadığını görebiliyordu. Derken ateş oku tomarını kullandı ve hayalet kadın patlayarak yok oldu.

O gece asker deliksiz uyudu ve ertesi gün ormanın içinde baya bir yol kat etti. Gün batmaya başlarken ormanın öbür ucundan çıktığında arkasına baktı ve önceki günlerde yaşadıklarını hatırladı.

Dönüp ormandan uzaklaşmaya başlarken yine o ağlama sesini duyduğuna yemin edebilirdi.