Vitharn’ın Düşüşü

Orijinal Adı:

Bulunduğu Oyunlar:

Kitap Kategorisi:

Çevirmen:

Kitap Künyesi
Oyunlar : Shivering Isles
Çevirmen: Maestro.
Orijinal İsim: Fall of Vitharn

Bölüm I

Vitharn Kalesi’nin kuruluşunu ve hükümdarlığın ilk nesilden ikinci nesle aktarıldığı bölüm
Kaleyi inşa eden ve onu Deli Diyarı’nın çamurundan uzak tutmaya karar veren Kont Vitharn, ona derebeyinin lordu olarak bağlı kalmaya söz verenleri yanında topladı. Yakınlarda kabilelerin mutaassıpları onun topraklarını ve soyunu kırumak için onun kuluymuşcasına birleştiler ve bu sebepten ötürü Kont günlerini Ada’da geçiriyordu. Csaran ve Nweala, Kont ve Kontes Mawean’ın ilk oğulları ve kızlarıydı.
Csaran’ın annesi ve babası yerinde bir politik tesirle birlikte, Csaran’ın Sheogorath’ı tahtan edebileceğine ve Kaçıklar Adası’nı müreffeh bir çağa sokabileceğine kesin gözüyle bakıp inanıyorlardı. Bu yüzden, Kont Vitharn Sheogorath’ı resmen tanımayı dahi reddeti. Kendisinin ve varislerinin Adanın inkar edilemez hükümdarları olduğunu düşündü.
Tabi, bu, Deli Tanrı’yı sadece güldürdü, ve o yüzden Csaran’ın ölümlü birinin kızına nefret ve eziyetten başka bir şey vermeyeceğine inanan Argonyalı bir ebenin kızı olan Sheen-in-Glade ile evlenmesi izin verdi.
Sheen-in-Glade Ada’nın isteyebileceği tarzda Csaran için harika bir Kontesti; tüm arzusu kabul edildiği eve ve saraya gurur ve şeref getirmekti. Deli Diyarı’nın kalbinde yaşamasına karşın yıllar boyunca zihni etki altına girmemişti. Ama ne yazık ki, hiç kimse Ada’da Sheogorath’ın lütfu olmadan uzun süre boyunca yaşayamaz; ve bu sebepten ötürü Sheen-in-Glade kocası olan kontun hainliğe maruz kalması sonucu kıyıya vurdu.
Csaran kararsızlığın içine öyle düşüvermişti ki eşi dahil kan bağı olmayan kimseye ama kimseye güvenmiyordu. Sheen-in-Glade Kont’a bir oğlan evlat vermiş olmasına rağmen (ki bu çocuk yirmili yaşlarında Adalardan kaybolup gitmiştir), karı kocanın Csaran’ın paranoyaklığının artmasıyla aynı yatağı baş koyduklarının git gide azaldığı bilinir. Daha sonra Kont kendini ensest ilişkilerinden doğan varisi Cesrien’ın annesi, onun da öz kardeşi olan Nweala’nın kollarında bulmuştur. Aramızda Cesrien’ın hükümdarlığını ve Vitharn’ın çöküşüne yaptığı iştirakı bizzat hatırlayanlar vardır.

Bölüm II

Kont Cesrien’ın doğuşunun Vitharn’ı şanlı, kanlı ve özlü bir çağın beklediğinin habercisinin olduğu bölüm
Şiddete yatkın ve çabuk sinirlenen Cesrien, olmayan düşmanlarını aramaya başlamıştı. Vitharn tahtına oturduğu günleri başlarında her türden kabile insanın, elfinin yahut yaratığının geride kimse kalmaya kadar gördü de gördü.
Hükümdarlığı sırasında, Deli Diyarı’nın güneydoğusunun büyük bir kısmı yolculuk etmek için hiç güvenli değildi; Vitharn toprakları saldırganların kanlarıyla kızıla boyanmış, cesetleri dolmuştu, bölge sınırlarını belli etmek için ağaçlara koyun gibi asılmıştı. Elezer öfkesi haricinde, Vitharnlı Kont Cesrien yavaş işleyen zekası ve pek iyi olmayan hastalığıyla da bilinirdi.
Cesrien birbiriyle aynı orantıda ve boyda olmayan bacaklarla doğmuştu ve kulak tırmalayan bir sesle nefes alıyordu. Bir gençken, üstadlar bu fersiz çocuğu mektebe zorlamıştı. Ebeler ve hemşireler adeta etrafında duvar örmüştü, her rahatsızlığına Ada’nın dört bir yanından gelen şifalı kremler ve buharlarla müdahale ediyorlardı, fakat Kont yaşlandıkça onları birer birer gönderdi, çoğunu kovarken şiddete başvurdu. Halk arasında sadece
Belki de babasının tesirini göstererek, Cesrien gittikçe içine kapandı, onunla birlikte kalması için saray ahalisinden yalnızca birkaç kişiye izin verdi. Halk içinde sadece mutaassıplarını kırsal kesimlerde yağmalar için örgütlenmek üzere indiğinde görülürdü.
Daha önce görülmemiş bir şekilde danışmanlarının vahim öğütlerine bağlı kalan Cesrien, bir eş sahibi olmak ve Vitharn’ın asil soyunun devam edebilmesi için yağmasını durdurmuştu. Hastalığı gitgide fenalaşan Kont, Dahi Diyarı’nın kendi kendilerine yaşayan Kâfir topluluklarından birinden hayat dolu köylü bir kadını nişanlısı olarak seçmişti. Nitekim Kontes Jideen Kont’un pek zıttı değildi. Uzun yıllar boyunca Kont Vitraen ile ypaılan anlaşmaya sadık kalan vasal mutaasıplar, sapkınlığı hoş karşılamadı ve hastalığın Cesrien’ı tamamen ele geçirmesiyle bu gerilim tavan yaptı; ve Kontun oğlu, Cirion, Vitharn tahtına oturdu.

Bölüm III

Vitharn ve Barışçıl Kont Cirion’ı saran savaşın bittiği bölüm
Genç Kont Cirion Vitharn Kalesi avlusunda aceleyle yapılan taç giyme töreninden önce neredeyse hiç halk arasında görülmemişti. Bazıları törenin son saatleri sırasında onun hala babasının o kuvvetsiz elinden gelen dayağın morluklarını taşıdığı söyler. Cirion tahta oturmak ve yönetmek için yetecek bir yaşa gelmişti, onun kibar ve sakin tutumu kabilelerin arasında su gibi kaynamaya başlayan gerginliği hafifletebilirdi, ancak annesi, Kontes Jideen, kocasının uzun süre boyunca göz ardı ettiği tüm görevleri kendi omuzlarına sırtlanmak zorunda kaldı.
Denilene göre, Jideen Kontesliğe tam oturuyordu; halkı onu seviyordu — ama Vasal mutaasıplar liderleri Kontes’in Dahi Diyarı miraslarına karşı olan kişisel öfke hislerini sonsuza kadar besleyemezlerdi. Onun son derece düşünceli siyasi girişimlerine rağmen, kontese karşı olan düşmanlar tıpkı yüz yıllık bir ağaç gibi sağlam kök salmıştı, ve bu öfke yıllar geçtikçe büyümüştü. Belki de mutaasıpların yeminlerine bu kadar süre sadık kalmaları takdire şayandı.
Cirion sonunda hükmedecek yaşa geldiğin, ciddi ancak nazik bir şekilde yükselmeye çalıştı, fakat dünyaya karşı olan korkusu o kadar büyüktü ki gökyüzünde süzülen bir kuşun gölgesi bile onu fena korkutuyordu ve bu korku yüzüne de yansıyordu. Her şeye sahipti fakat halka halktan biriymişcesine seslenemiyordu, ve iş — hala annesine kalan mirasa karşı öfkeli olan — mutaasıpları sakinleştirmeye gelince — korkusunu içinde tutamıyordu, ve bazıları taht odasından kaçmadan önce altına yaptığını dahi söylemekte.
Kaderin cilvesinin meyveleri olduğu kesin olan bir şey oluverdi; Vasal mutaaspıların hoşgörüleri bitiverdi ve savaşçılar Vitharn’ı kuşattı. Kont’un şahsi muhafızları saldırganları püskürtebilecek donanımlara sahip değillerdi ve kuşatma bir günde bitiverdi. Savaşın gerçekleştiği o günden bu yana, hiçbir canlı Vitharn’dan uzaklaşmadı. Yerel halk arasında dolaşan bir efsaneye göre, Vasal mutaasıplarının ruhları ve Vitharn’ın az sayıdaki askerleri arasında bitmek bilmeyen bir mücadele varmış; Mutaasıplar ihanetleri sonucu, Cirion da korkaklığı sonucu hayatının sonları tekrar tekrar yaşamak üzere lanetlenmiş.