Batıdaki Çarpıklık (Kitap)

Orijinal Adı:

The Warp in the West

Bulunduğu Oyunlar:

Oblivion

Kitap Kategorisi:

Günlük & Not

Çevirmen:

Deniz Görmez

Lord hazretleri 3. Çağ 417’den kalma “Batıdaki Çarpıklık” hakkındaki Blades raporları üzerine ve o bölgede şu anki vaziyet hakkında benden bir araştırma yapmamı istediler.

O sırada Black Marsh’ta Amiral Sosorius’un kurmayında görev yaptığınızdan, büyük ihtimalle olan biteni bu dönemi “Barış Mucizesi” olarak tanımlayan İmparatorluk bildirilerinden ve Tapınak duyurularından biliyorsunuz. Resmi kayıtlara göre bu “Barış Mucizesi” döneminde, savaşta harap olmuş İliac Körfezi kısa sürede, birbiriyle ağız dalaşı içinde olan derme çatma düklüklerden ve zavallı krallıklardan, günümüz Hammerfell, Sentinel, Wayrest ve Orsinium vilâyetlerine dönüştü. Aynı zamanda “Batıdaki Çarpıklık” olarak da bilinen”Barış Mucizesi” Stendarr, Mara ve Akatosh’un bu belalı yörenin, barışçıl, iyi yönetilen İmparatorluk vilâyetlerine dönüşmesinde, mucizevî müdahalelerinin ürünü olarak göklere çıkarılır. Bu mucizeye eşlik eden, çevrenin ile mülklerin uğradığı felaketimsi yıkım ve büyük miktarlarda yaşam kaybının ‘trajik ve fani kavrayışın ötesinde’ öldüğü anlaşılıyor.

Bu kaydın sözü edilen vilâyetlerin günümüzdeki sınırlarını doğrulayıp, tasdik ettiği ve bu vilâyetlerdeki yöneticileri ve onların yetkilerini ‘Dokuzlar tarafından bahsedildi’ şeklinde tasvir etmesi göz önünde bulundurularak, “Barış Mucizesi”nin, İmparatorluğun, küçük kadim devletlerin ve hükümdarlıkların barışçıl biçimde yönetilebilir İmparatorluk bölgelerine dönüştürülmesi, amacına hizmet ettiği görülebilir. Bu olayların diğer kayda değer özellikleri – kitlesel kayboluşlar, yüzlerce kilometrelik yolları gizemli bir şekilde kat eden ya da tamamen imha edilmiş ordular, devasa fırtınalar ve ruhani olaylar, besbelli yerel zaman kopuklukları – çok rahat bir şekilde bütün bu olayların büyük, gizemli bir ilahi müdahalenin parçaları olduğu fikrine rahatça uyuyor.

Lakin bunlar bu olayların yalnızca halka açık kayıtları ve sizin de şüphelenebileceğiniz gibi, diğer birçok kayıtla çelişiyor. Kısacası, bu açıklamalar İmparatorluk politikaları ile uyuşmakla birlikte, çok az tarihi değere haizler.

Lord hazretleri bilmeliler ki Blades bu olaylara dair mantıklı bir açıklama getiren herhangi bir tarihi kaydın olmadığını kararlaştırmış ve akla yatkın tarihi bir kaydın ortaya konacağından gitgide ümidi kesmiştir. Blades olayların açıklanamaz olduğu kadar, bir ‘mucize’nin gerçekleşmiş olduğuna karar vermekle beraber, kaynağının ilahi olduğuna şüpheyle yaklaşmaktadır.

İliac Körfezi vilâyetlere günümüzde hâkim olan dört ailenin bu olaylardan önceden haberdar olduğuna inanmak için iyi sebepler bulunmaktadır. Bu ailelerden bazılarının bu olaylardan doğrudan ya da dolaylı olarak sorumlu olduğuna dair bazı kanıtlar da bulunmaktadır. ‘Totem’in kullanıldığından ve bir Blades mensubunun bu eserin kullanılmasına karıştığından emin olsak da, olayları meydana getiren eylemlerin kesin sırasını bilmiyoruz. Maalesef ki, raporu bu olayla ilgili mantığa aykırı ve çelişkili kayıtların ortaya çıkarılmasına yardım edebilecek o ajan ile irtibatımızı, olaydan hemen sonra kaybettik.

Blades’in elinde ‘Batıdaki Çarpıklık’ döneminden kalma pek az casusluk raporu vardır. Casuslarımızın çoğu baştaki şaşırtan sırasında ve diğerleriyse olaydan sonraki karışıklık esasında kaybolmuştur. Sınırlamaları hakkında genel bir fikir edinmeniz için aralarında diplomatik selefiniz olan Lord Strale’ın raporu da bulunan, bu raporlardan bir kaçını size sunuyorum. Bazı başka gizli ve konuşulan kayıtlara da erişebileceksiniz. Bu kayıtların cevapladıklarından daha fazla soruyu ortaya attıkları konusunda benimle hemfikir olacağınıza inanıyorum.

Hammerfell Casusu ‘Çalıkusu’nun Raporu

‘Bergama’nın birkaç kilometre güneyinde Alik’r Çölü’nde görevdeydim, Frostfall’un 9’uydu. Yerin şiddetli bir şekilde sarsıldığını hissettiğimde, henüz sabahın erken saatleri olduğundan kampımdaydım, sarsıntının şiddeti ile yere düştüm. Şaşırmıştım, kum fırtınasının muazzam uğultusunun farkında idim ki bu beni şaşkınlığa sürüklemişti çünkü yüksek bir kum tepesinin üzerindeydim ve ufukta hiçbir şey görmemiştim. Daha ben dizlerimin üzerine kalkıp kendimi ve kampımı gömmeye fırsat bulamadan, önümdeydi.

Kum yığınının içinden kendime bir yol açarak dışarı çıktığımda mümkün olan en kısa sürede Bergama’ya dönmem gerektiğini anladım çünkü bütün yiyecek ve içeceğim uçup gitmişti. Söylediğim gibi yola koyulduğumda güneş yeni yükseliyordu. Bergama’ya ulaştığımda akşamüzeriydi. Kasaba kargaşa içindeydi, Sentinel askerleri her yerdeydi. Bergama Lordu’nun kalesi yıkılmıştı.

Bir saldırı olmuştu fakat kimse sadece ardından gelen işgal dışında, onu görmemişti. Kraliçe, Sentinelli Akorithi’nin askerleri bu gizli saldırıyı nasıl gerçekleştirdikleri hakkında hiçbir soruya cevap vermek istemediler, lakin öğrendim ki artık bütün kuzey Hammerfell onların kontrolündeydi. Daha da garibi, gün doğumundan gün batımına kadar olan yürüyüşüm bir değil iki gün sürmüştü. Ayın 11. günündeydik, 10. değil. Bir yerlerde bir gün kaybetmiştim, görünüşe göre diğer herkes de… Akorithi’nin askerleri hariç, her nasılsa onlar doğru tarihin farkındaydılar.

Buradan yola çıkarak bu olaydan daha önce haberdar olduklarına ve böylece kendilerini “Çarpıklık”ın sebep olduğu bu kafa karıştırıcı zaman ve tarih değişikliğine hazırladıklarına kanaat ettim.’

High Rock Casusu, ‘Gri Leydi’nin Raporu

Çarpıklık meydana geldiği sırada, cadı kılığında, High Rock’da Phyrgias’daki Skeffington Cadılar Meclisi’ndeydim. Raporumu ulaştırabilmek için malzeme toplamak amacıyla yola çıkacak bir gruba gönüllü olarak katıldım, böylece Camlorn’daki bağlantımla temas kurma şansını elde edecektim. Arkamda ateş gibi, büyük bir sıcaklık hissettiğim sırada, Frostfall’un 9’unda Wrothgarian Dağları’nın eteklerinde kuzeydoğu yönünde ilerliyordum. Döndüm, fakat üzülerek söylüyorum ki gördüğüm şeyin ne olduğunu size söyleyemem. Sıfacıların söylediklerine göre gözlerim göz çukurlarımın içinde yanmış.

Bir tür yarı-bilinçlilik haline geçmiş olmalıyım çünkü yerin, altımdan çekilir gibi olduğunu açık bir şekilde hatırlıyorum. Sonra uzakta, güney yönünde bir dizi patlama oldu ve ıslık sesine benzer yüksek seslerin artarak ve giderek yaklaşarak bana doğru geldiğini duydum. Kalkanım yanımdaydı ve çok şükür ki, gökyüzünden bir şeylerin yağmakta olduğunu tahmin edebildim. Onları göremesem de, belli bir mesafeden geldiklerini duyabiliyor ve bana çarpmadan önce kalkanım ile tedbir alabiliyordum.

Saldırı aniden durdu, etraftaki duman kokusunu alabiliyordum. Ykalon Ormanı’nın büyük kısmının, daha güneyde, Daenia ve İlessan Tepeleri’nde ortaya çıkan bir cehennem gibi bir yangın yüzünden tutuştuğunu daha sonra öğrendim. Şükürler olsun ki, yönümü tayin edebildim ve kuzeye doğru ilerledim, en sonunda yaralarımın mümkün olduğu kadarıyla iyileştirilebildiği bir tapınağa ulaştım.

Daggerfall, Wayrest ve Orsinium arasında, bulunduğum yere çok uzak olmayan bir mesafede, üçlü bir çarpışmanın meydana geldiğini ve bu krallıklar arasında kalan bölgenin büyük oranda yok olduğunu da orada öğrendim.

Büyükelçi Lord Naigon Strale’ın Raporu

İmparator Hazretleri hassas bir konu hakkında — detaylarını bu güvensiz raporda iletemem -kendisinin resmi temsilcisi olarak beni Wayrest Sarayı’na gönderdi. Ondan sonra zaten yakında olan bir dostumla, Leydi Brisienna ile görüşecektim. Frostfall ayının 9’unda bütün gizlilik tedbirlerini bırakarak, İmparatorluk Kayığı’nda, Bjoulsae Nehri’nde batıya doğru ilerliyordum. Hafiften serin bir gün olduğunu hatırlıyorum ama gökyüzü oldukça maviydi.

Kaptan alarm verdiğinde şirin nehir köyü Candlemass’ı yeni geçmiştik. Orada, önümüzde, en az 30 ayak yüksekliğinde, devasa bir su duvarı vardı. Biz herhangi bir şey yapma fırsatı bulamadan kayığı parçalara ayırdı. Kıyıda uyandım, mucizevî şekilde bilincini kaybetmeyen bir hizmetkârim beni kurtarmış. O, ben ve üçüncü bir adam sağ kalan tek kişilerdik.

İlk başta bu olayın kısa bir süre önce High Rock’da, İliac Körfezi’ndeki Privateer’s Hold yakınlarında bir ajanımızın başına gelen olayla ne kadar benzer olduğunu düşündüm, onun gemisi de anormal bir fırtına yüzünden karaya oturmuştu. Öfkeli ve bu işin de ardında benzer güçlerin olup olmadığını öğrenmek için kararlı bir halde Wayrest’e doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Fakat yürüyüş o kadar da çabuk değildi. Bjoulsae boyunca bütün köyler yanıyordu ve Orsiniumlu Orçlar ile Kral Eadwyre’in askerleri, Wayrest’in doğusundaki, eskiden bağımsız olan Gauvadon Prensliği’nde çarpışıyorlardı.

Ben oraya vardığımda Kral Eadwyre ve kraliçesi Barenziah büyük zaferlerini kutluyorlardı. O ana kadar, İliac Körfezi’nde aynı anda yedi ayrı savaş olduğu ve kimsenin de bu savaşları tanımlayamadığı gerçeğinin sadece en yalın halini kavramıştım. Herkesin şahit olduğu tek şey, bu tarifsiz çarpışmalardan geriye kalan kanlı akıbetti.

Özet olarak: Frostfall’un 9’unda, eğer Wrothgarian Dağları’nın, Ejder Kuyruğu Dağları’nın , High Rock Sahili’nin , Balfiera Adası’nın ve Alik’r Çölü’nün fethedilmemiş toprakları da hesaba katılırsa, İliac Körfezi’ni çevreleyen, kırk dört bağımsız krallık, baronluk ve düklük vardı. Frostfall’un 11’inde ise sadece dört tane – Daggerfall, Şentinel, Wayrest ve Orisinium – mevcuttu ve birbirleriyle buluştukları noktalar mahvolmuşken ordular savaşmaya devam ediyordu.

En lafını diplomatik olmayan, en lafını sakınmayan diplomat olmak zorunda olsam da gerçeği Kral’dan öğrenmeye kararlıydım. Genelde neşeli bir kişi olan Eadwyre bağırıp çağırarak, askeri sırları açıklamak istemediğini söyledi. Kraliçe, okunması imkansız kırmızı gözleriyle sakince, ‘Bilmiyoruz.’ dedi.

Barenziah’ın bana her şeyi söylemediğini düşünmenin mantıklı olduğu kanısındayım. İşin asli – bunu daha sonra Dağgerfall, Sentinel ve Orsinium’da yaptığım isabetli görüşmelerle teyit ettim- mutlak güçlü, kadim bir silahın kullanılacağını daha önceden öğrenmişler. Adını burada veremem. Wayrest’e karşı kullanılacağı korkusundan, Kral onu, nerede olduğunu bilen bir maceracıdan satın almak için girişimde bulunmuş. Eadwyre, Körfez’deki başka güçlerin de onun peşinde olduğuna inanıyordu ki, bunun çok doğru olduğu ortaya çıktı.

Ondan sonra ne olduğunu, Barenziah’ın söylediği gibi, ‘Bilmiyoruz.’

Ayın 9’u ile 11’i bir şekilde, bir tür Batıdaki Çarpıklık aracılığıyla birleşti ve Wayrest kendini savaşta buldu. Toprakları üç katına çıkmıştı fakat, kendi krallıkları da büyük toprak avantajı elde etmiş olan, batıda Daggerfall, doğuda Orsinium ve güneyde Sentinel tarafından saldırı altındaydılar.

Raporumu yazmak üzere İmparatorluk Şehri’ne döndüğüm şu günlerde bile, aylar geçmiş olmasına rağmen, savaşlar devam ediyor. Söylemem gereken başka ne kaldı? Kanlı, vahşi çarpışmalar, tıpkı günümüzdeki savaşlar gibi, lakin ben krallıkların arasında kalan işsiz, kimsesiz topraklara gittim. O yıkımı fani bir ordu meydana getirmedi.

3. Çağ 417’de İliac Körfezi’ni sarsan o gücün bugün bu büyük krallıkların sahip olduklarından daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
O gün o krallıkların İmparatorluk’tan kopmalarını engelleyen ve bunun dışında şeyler de yapan başka bazı garip olayların da meydana geldiğini söyleyebilirim.
Ve bundan, Körfez’deki – bu güçten, bu silahtan – geriye hiçbir şey kalmadığını söyleyebilirim. Onu yaratan Çarpıklık onu yuttu.

İliac Körfezi’ndeki Güncel Politik Durum

Neredeyse yirmi yıl geçti ve yöre şekil değiştirse de, düzen sağlandı. Artık üzerinde anlaşılamamış topraklar yok ve Daggerfall, Sentinel, Wayrest ve Orsinium krallıkları sınırlarında görece bir barış elde etmiş durumda.

Wayrest, evvelden Anticlere denen yerden Gauvadon’un yarısına kadar uzanıp, Körfez’in doğu yakası boyunca yayılıyor. Eadwyre, krallığını kraliyet refakatçileri arasında iki çocuk bulunan ve babasının topraklarını elinde tutacakmış gibi görünen kızı Elysana’ya bırakarak, atalarının arasına katıldı. Lord Hazretleri doğrudan Kral Helseth ve Mournhold’daki Kraliçe Barenziah ile doğrudan irtibata geçmeyi seçebilir. Öncelikli meşguliyetleri tabii ki Mournhold’un ilişkileri olacaktır, lakin yine de Wayrest’in yönetici aileleri ve oradaki politik çevre ile ilgili, Kraliçe Elysa’nın sarayını anlama konusunda size yardımcı olabilecek bir takım gözlemlere sahip olabilirler.

Orsinium Kralı Götrwog, kârli Bjoulsae kıyılarını olduğu gibi, Wrothgarian Dağları’nın büyük kısmını da elinde tutuyor. Orsinium’un High Rock’dan ayrı olarak başlı başına bir İmparatorluk vilayeti sayılması konusunda ısrarını sürdürüyor. Yaşlılar Meclisi (The Elder Council) Görtwog’a meşru bir kral gibi davranıyor ve Orsinium’dan doğrudan vergi alıyor fakat teknik olarak hem Yüksek Kaya’da, hem de Hammerfell vilayetleri tarafından kapsansa da yine de resmi olarak Orsinium, Yüksek Kaya’nın bir vilayeti olmaya devam ediyor.

Abibion-Göra’dan başlayıp Ejder Kuyruğu Dağları’nın ötesine geçip Mournoth’un kenarına kadar ulaşarak, bütün güney İliac Körfezi boyunca yayılan Sentinel, en fazla toprak kazanan krallık oldu. Kraliçe Akorithi devasa krallığını ölümünde hayatta olan tek oğlu olan Lhotun’a bıraktı, ki kendisi şu anda tüm Tamriel’deki en güçlü krallardan biridir şüphesiz.

Daggerfall hâlâ Breton Kralı Gothryd ve KızılMuhafız Kraliçesi İ. Aubk tarafından yönetiliyor. Toprakları doğuda, Anticlere’de Wayrest ile paylaştıkları sınırdan kuzeyde Ykalon’a kadar bütün Batı High Rock’ı kapsıyor. Şu anda dört çocukları var ve krallıklarında çok seviliyorlar.
Eğer esrarengiz Batıdaki Çarpıklık’ın başka yansımaları varsa bile yirmi yıllık gözlemlerimiz sonucunda henüz farkına varabilmiş değiliz.