Sene olmuş 2023, acaba Elder Scrolls Online ‘a başlamak için çok mu geç kaldım diyenler için hazırlıyorum bu içeriği. Elder Scrolls fanı olmama rağmen fanboyluk yapmadan, elimden geldiğince tarafsız bir şekilde ele almaya çalışacağım. Haydi bakalım.
2017 Steam İncelemesi
2017 senesinde oyun Steam’de satışa sunulduğunda oradan bir kez daha alıp bir inceleme yazmıştım. O incelemenin üzerinden yaklaşık altı sene geçmesine rağmen ne yazık ki o incelemede yazdıklarımdan çok da farklı şeyler söylemeyeceğim. Negatif oy verdiğim oyunun aradan bunca sene geçmiş olmasına rağmen, evrenine hayvanlar gibi aşık olduğum bu oyunun kaderin bir cilvesi gibi, kendi kuyruğunu ısıran Ouroboros sembolüne uyarcasına dönüp dolaşıp aynı yere gelmesi birazcık üzücü. O yüzden sonda söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim, bu oyun mükemmel bir potansiyel olmasına rağmen ne yazık ki olması gereken yere bir türlü erişemedi. Ve muhtemelen de erişemeyecek. Eğer roleplay tarzı oynayıp sakin sakin takılmak istiyorsanız ESO piyasadaki en baba oyun. Ama competitive tarzı oynayacaksanız da sinir uçlarınıza dokunacaktır.
İncelemenin devamını dinlemek isteyen babayiğitler benimle gelsin. Buradan sonra yola yayan devam ediyoruz.
DLC Politikası
Bu incelemeyi oluşturma sebeplerimden bir tanesi oyunun son bir kaç senedir takip ettiği geleneksel ek paket politikasının değişmesi. Hemen anlatayım. ESO’da yılboyu hikaye sistemi mevcut. Yani her yılın ocak ayında bir tane yeni hikaye belirlenir ve o sene içerisinde o hikayeyi devam ettiren toplamda dört tane ek paket gelir. İlk çeyrekte önce dungeon içerikli bir dlc ile hikaye başlar, ikinci çeyrek olan haziran gibi chapter denen ve ek paketin büyüğü olup büyük miktarda içerik barındıran bir ek paket gelir. Üçüncü çeyrekte yine bir dungeon dlc, ve dördüncü çeyrek ile harita içeren bir dlc ile o senenin hikayesi bitirilir. Sonraki sene yine aynı sistemle bu sefer başka bir hikaye akışı olur. Oyun yapımcısının geçenlerde yaptığı açıklamaya göre 2023’te bu sistem terk edilecekmiş. Yeni yılın ilk yarısında yine klasik olarak bir dlc artı bir chapter gelecek. Fakat ikinci yarı oyundaki bugları çözmeye odaklanıp yeni ek paket yayınlamayacaklarmış. Oyundaki sorunlara önem verdiklerini görmek sevindirici ama umutlarımızı yüksek tutmayalım.
Oyunu tanıttım, şimdi az buçuk kendimi tanıtıp yavaşça oyunu övme ve gömme aşamasına geçelim.
Topluluk
Gedikli bir MMO oyuncusu değilim. Hatta MMO oyuncusu bile değilim. Küçüklüğümde beş gram aklımla oynadığım Metin 2, Knight Online gibi oyunları saymazsam Elder Scrolls Online benim ilk ve tek ciddi mmo deneyimim oldu. Memnun kaldım mı? Her saniyesinde. Ama bundaki en büyük pay sahibi oyunun kominitesi. İnanılmaz bir oyuncu topluluğu var. 2013 yılında kurduğumuz Elder Scrolls Türk topluluğu sayesinde bu oyunda yerli yabancı yüzlerce kişiyle tanıştım. Güzel dostluklar kurdum, yeri geldi pvp de beraber can verdik, yeri geldi oyunun buglarına beraber sövdük. Oyunu oynayanların karakter kalitesi gayet yüksek. Tanıdığım ve beni tanıyan herkesi saygıyla yad ediyorum. Eğer gruplarla ve guildlerle beraber takılmayı seven biriyseniz, ESO sizi bu konuda hayal kırıklığına uğratmayacaktır kesinlikle. Ayrıca tavsiyem, olur da oyuna başlarsanız ve İngilizceniz varsa, Türk oyuncuların yanı sıra mutlaka yabancılarla da vakit geçirmeye çalışın. Bu zengin oyuncu kalitesi benim için oyuna büyük bir artı.
Atmosfer
ESO’nun bir diğer çok beğendiğim yanı ise hikayesi ve atmosferi. Gerek pve gerek pvp olsun atmosfer harika. Evreni bilin, bilmeyin görevler son derece keyifli ve sıradan değil. Kendi hikayesi, trajedisi olan bolca quest bulunuyor. İşin daha da güzel yanı bu görevleri arkadaşlarınızla da yapabilmeniz. Grup kurup aynı görevi aynı anda yaparken haritayı keşfedebiliyorsunuz. Etrafa dağılmış kitapları okuyarak oyunun geçtiği dönemi ve Elder Scrolls evrenini de öğrenmeniz mümkün. Hatta ESO’nun, bütün Elder Scrolls oyunları içerisinde en çok lore barındıran oyun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Müthiş PvP Kuşatmaları
Pvp tarafında ise büyük kuşatma savaşlarıyla atmosfer zirveye çıkıyor. Oyunda üç çeşit pvp mevcut, düello, battleground ve Cyrodiil. Düello adı üzerinde, teke tek kapıştığınız kısa süreli kombat. Battleground’da ise 4v4v4 şeklinde savaşıyorsunuz. Cyrodiil ayrı bir hikaye. Koskoca bir haritada bütün server pvp yapıyorsunuz. Hiç unutmam, bir gün Chalman Kalesini kuşatıyoruz. Biz bu arada mavi ittifaktanız yani Daggerfall Covenant’ta oynuyoruz. Kale ise kırmızılara ait. Kalede açılan gedikten içeri girmeye çalışıyoruz, havadan mancınıklar, balistalar uçuşuyor. Sur kenarında yağ kurmuşlar bir yandan da bir güzel yağlıyorlar sizi. Ölmemeye çalışıp bir şekilde dış duvarı kırıp içeri girdik. Sırada iç kaleyi ele geçirmek var. Biz bastırdıkça bastırıyoruz ama karşı taraf da kolay lokma değil. Tam bu sırada sarı ittifak kaleye saldırmasın mı! Biz iki cephe arasında kalıyoruz haliyle. Hemen bi gözcü kulesine sığınıyoruz. Bir bakmışız kuşatan tarafken kuşatılan olmuşuz. O hengamede sarılar bi mavilere bir de kırmızılara saldırıyor. En sonda iç kale duvarları düşünce sarılar kırmızıları bir güzel tokatlıyor. Tam bu sırada biz de saldırıya geçip sarıları mağlup ederek kaleyi ele geçiyoruz. Zafer bizimdir, hurra nidaları atıyoruz. Ama haritayı açıp bir bakıyoruz, bizim base’e bağlantı sağlayan kale hattı gitmiş, sarılar arkamızdaki diğer kaleleri ele geçirmiş. Biz sınır hattında bir başımıza kalmışız. Zafer mi hezeyan mı belli değil. Zar zor aldığımız kaleyi bırakıp kendi asli kalelerimizi ele geçirmekle uğraşıyoruz bu sefer.
Tabi olay sadece kale kuşatması değil. Kalabalığa karışmak istemezseniz iki kale arasındaki lojistik hatta pusu kurup, gelen geçen oyuncuları avlamanız da mümkün. Oyunun bu tarafı da güzel. Özetle Cyrodiil pvpsi çok büyük bir macera vaat ediyor. Ama… Ama işler öyle göründüğü gibi değil işte. Oyunun çıktığı 2014’ten beri aynı kaleler kuşatılıyor. Aynı mevzu dönüp duruyor. Kale al, kale ver, arada bi pusu kur. Son sekiz senedir bu böyle devam ediyor. Ufak etkinliğimsi şeyler eklendi ama bunlar kısa süreli etki ediyor. Genel olarak bahsettiğim şekilde geçiyor Cyrodiil. Ne bir hikayede ne de haritada bir değişiklik var. Halbuki oyun çıkarken yayınlanan sinematik trailerların hemen hepsinde bize Cyrodiil gösterilmişti. Üç ittifaktan karakter sürekli birbiriyle çatışıp, Cyrodiil’in merkezini ele geçirmeye çalışıyor. Oyunun bu kadar öne çıkardığı ve zamanında megaserver, mega pvpler, kuşatmalar diye tanıttığı şeyi sekiz senedir gram ilerletmemesinin de kabul edilir yanı yok.
Lag Hazretleri
Dahası lag denen illet oyunun içine sinmiş durumda. Akşam işten geldik, şöyle az keyif yapıp pvp girelim yav diyorsunuz. Ama saat dokuza vurdu mu akıl almaz bir lag başlıyor. Megaserver iyi güzel de kaldıramıyor bu kadar insanı. E oyuncu limiti koysanız bu sefer devasa haritada üç beş oyuncu birbirimizi avlayacağız, ne anladım bu işten. Lag oyunun en büyük belası ve pvpden soğutacak derecede kötü. Attığınız skiller çalışmıyor, yürüyorsunuz ama geriye ışınlanıyorsunuz, oyundan düşüyorsunuz… Çekilecek dert değil. Stres atalım diye girdiğim oyunda daha çok stres olup Küfürbaz Haydo gibi söverek çıkıyorum. Bu durum 2014’ten beri böyle. Ve düzeleceğini de sanmıyorum. Bu lag oyunun bir parçası olmuş durumda. Eğer hardcore pvpciyseniz, bunu göz önünde bulundurun.
İletişimsizlik Sorunu
Oyunu eleştireceğim bir diğer nokta ise yapımcıların iletişimsizliği. Hatta yazının başlarında bahsini ettiğim yapımcının açıklamasına da bu yüzden şüpheyle yaklaşıyorum. Geçmişte bu oyunda sınıf temsilcisi diye bir sistem tanıtıldı. Oyundaki classları çok iyi bilen, tecrübeli oyunculardan bir grup oluşturdular. Ve bu oyuncular yapımcılara oyun hakkında geri bildirimde bulundu. İşte bakın şu classın şu skilini böyle yapmışsınız ama bu amaçla kullanan yok, şöyle yaparsanız daha iyi olur. Veya bu skillin şu morfu çok kullanışsız, kimse kullanmıyor. Böyle bir özellik eklerseniz insanlara mantıklı bir seçim şansı sunarsınız. Gibi gibi şeyler. Fikir güzel hoş, ama günün sonunda temsilcilerin hiç bir lafı dinlenmeyip yine kendi kafalarına göre oyunu bufflayıp nerflüyorlar. Madem öyle yapacaktınız milleti niye uğraştırdınız. PTS denilen bir test serverı mevcut, Public Test Server deniyor. Yeni büyük bir güncelleme gelmeden bir ay önce pts’de herkes bu yeni güncellemeyi deneme şansına sahip. Hatta yapımcılara geri bildirimde de bulunabiliyorsunuz buglara dair. Ama görüyorum ki geri bildirimlere rağmen, esonun forumunda konular açılmasına rağmen bunlar düzeltilmeden ana oyuna ekleniyor. Madem böyle yapacaktınız niye geri bildirim istiyorsunuz. Yani yapılan şey göz boyamadan ibaret.
Elbette yapımcılara da hak veriyorum. Sonuçta tek karar mercii onlar değil. Üstlerindeki hissedarlar, şirket yöneticilerinin baskılarıyla da hiç planlamadıkları şeyler yapmak zorunda kalıyorlar. Ama bir yandan da 2016-2018 civarındaki akıllara zarar Pvp geliştiricisi aklıma geldikçe yapımcıların da sütten çıkmış ak kaşık olmadığını düşünüyorum. Neticede biz de müşteri olarak para verip bir hizmet satın alıyoruz. Ve aldığımız hizmetin sorunsuz çalışmasını beklemek de bizim hakkımız. ESO bu konuda tatmin ediyor mu? Eh şöyle böyle. Eğer etrafta takılayım quest yapayım diyorsanız fazlasıyla tatmin eder. Ama kombatın dibine gireyim, karakterimi min-maxlayayım diyorsanız işler sıkıntı. Zaten oyunun artık iyice odaklanmaya çalıştığı kesim de siz yeni oyuncular. İyi anlamda söylemiyorum bunu. Amaç oyuna yeni gelen ve oyunu bilmeyen oyunculara crown crate adı altında kutuları satıp parayı kırmak. Arada bi parıldayan binekler de cabası. Ama oyunu çözüp tillahı olmuş tayfayı kim takar, onlar ha oyun bozuk demiş ha geri bildirim yapmış. Biz crown store’dan elde ettiğimiz gelire bakarız hocam…
Final Vuruşu
Elder Scrolls evrenini can-ı gönülden seven biri olarak, beş sene önceki incelemede yazdığım gibi, ESO’nun gerçek potansiyelinin ortaya çıkarılamadığını düşünüyorum. Evet, oyun 2014’te hatta incelemeyi yazdığım 2017’deki halinden kat ve kat ileride. Tabi bu ne yazık ki kalitesinin istikrarlı bir şekilde yükseldiği anlamına gelmiyor. Yine de Steam’deki indirim zamanlarında oyunun 40-50 lira civarlarına düştüğünü hatırlatmamda fayda var. Eğer 50 lira harcamak sizi batırmayacaksa bu oyuna hiç değilse bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elder Scrolls Online 2023’te oynanmaya değer mi sorusuna da çok sevdiğim bir film repliğiyle yanıt veriyorum: Bilemiyorum Altan, bilemiyorum.