Skyrim İç Savaşı, Ulfric, İmparatorluk ve Thalmor

Skyrim oyununda çoğu kişinin dikkatini çeken evrensel gelişmelerden biri de Nordların isyan edip bağımsızlık mücadelesine girişmesi. Peki ne oldu da bu halk, sıkı sıkıya bağlı olduğu imparatorluğa isyan etme gereği duydu ve Skyrim İç Savaşı başladı?

Skyrim iç savaşı sırasında İmparatorluğu ve Markarth ayısı lakaplı Ulfric Fırtınapelerin adındaki Miğferyeli mevkibeyini takip eden bağımsızlık taraftarlarını görüyoruz. Bir de dolaylı olarak Thalmor yani Aldmeri Dominyonu var. Çoğu kişinin öne sürdüğü üzere Ulfric Thalmor ajanı olabilir mi? Önce yaşanan olayları hatırlayalım, sonra da bu olayları tarafların gözünden irdelemeye çalışalım.

Skyrim İç Savaşı Öncesi

Irkı net olarak belli olmasa da Nordların bizden diyerek övündüğü Tiber Septim’in kurduğu Üçüncü İmparatorluğun eline geçen ilk yerlerden biri Skyrim olmuştur. Septim’in seda sanatını kullandığını gören Nordlar derhal ona biat etmiş ve imparatorluğun bir parçası olmuştur. Ve imparatorluk yıkılana kadar da bu devletin sadık bir parçası, lejyonlarının önemli bir kısmını oluşturmuştur. Üçüncü Çağ 433’e geldiğimizde ise yaşanan Oblivion Krizi neticesiyle Septim soyuna mensup herkes ölür. Soy yok olur ve imparatorluk da baş şansölye Ocato’nun naipliğinde 17 sene daha hayatta kalır. Ama Ocato’nun da Thalmor tarafından öldürülmesiyle Üçüncü İmparatorluk da fiilen sona erer. Bundan sonra yaşanan kısa boşluk anında Thalmor Vadiorman ve Elsweyr‘i ele geçirir. Koloviya derebeyi olan Titus Mede adındaki birisi de ordusuyla İmparatorluk Şehri’ni ele geçirir ve kendisini imparator ilan eder. Şimdi sormamız gereken soru şu, Titus Mede gerçekten bir imparator mudur? Onun tahtı ele geçirmesiyle diğer bölgelerin halen daha bu sözde imparatorluğa sadakat borcu var mıdır?

Geçmişe baktığımızda insanların kurduğu üç büyük İmparatorluğu yöneten soylu hanedanlar Kralların Madalyonu’nu takmış ve yönetimlerinin meşruluğunu gökten gelen karara, yani Akatosh’a bağlamıştır. Tıpkı bizim dünyamızda olduğu gibi Tanrı tarafından kutsandığına inanan krallara isyan etmek Tanrı’ya isyan etmeye eş değer olduğu için, Elder Scrolls evreninde de Madalyonu takan imparatorlara kolay kolay isyan eden olmamış ve İmparatorluklar da tüm Tamriel’ı rahatça yönetebilmiştir. Ama gelin görün ki Oblivion Krizi’nde Martin Septim’in madalyonu kırarak Akatosh’un avatarını çağırmasıyla Tamriel kurtulmasına rağmen imparatorluğa rahmet okunmuştur. Ortada madalyon olmayınca yeni imparatorlar kraliyetini tanrının lütfuyla nasıl ilişkilendirecek? İlişkilendiremeyecek tabi ki. Ve teknik olarak Titus Mede’nin yönettiği bu devlet de tam olarak bir İmparatorluk değil, daha çok Cyrodiil krallığıdır. Zaten Tamriel’ın yarısını kaybetmiştir bile. Hal böyle olunca Skyrimli Nordlar veya Balyozyurtlu Kızılmuhafızlar, niye Cyrodiil’deki bir Emperyal derebeyi tarafından yönetilmeyi kabul etsin?

Nordlar

Dahası Büyük Savaş’ta Dominyona mağlup olan İmparatorluk, Talos‘a tapınmanın yasaklanmasını zoraki kabul etmek durumunda kalmıştır. Talos’a en çok değer verenlerin de Nordlar olduğunu düşünürsek, Aldmeri Dominyon’u Nordların Mede yönetiminden uzaklaşmasını sağlamaya çalışarak oldukça akıllıca bir hamle yapmıştır. Ordusuyla işgal edemeyecek kadar uzakta ve engebeli coğrafyaya sahip Skyrim’i başarılı bir şekilde kışkırtarak iç savaşla hem Skyrim’i hem de Medeleri zayıflatmıştır. Kendi inancına ket vurulan Nordlar da bu duruma doğal olarak içerlemiş ve en başından beri meşruiyetini sorguladıkları yeni çakma imparatorluğu tamamen reddetmişlerdir.

Skyrim’de kayışın koptuğu nokta ise Ulfric’in, Skyrim Ulu Kralı Torygg’i düelloda öldürmesidir. Talos’a ibadet yasaklanınca Ulfric Skyrim’in bağımsız olmasının vakti geldiğine inanarak arkasına büyük bir destek toplamıştır. Daha soğukkanlı olan Torygg ise hemen isyan havasına girmeyip, Ulfric’in savlarını dinlemek için onu Issızkent‘e çağırır. Kanı kaynayan Ulfric beklenmedik bir şekilde Ulu Kralı düelloya davet eder, ve kurallara aykırı bir şekilde seda sanatını kullanarak kralı öldürür. Bundan sonra Skyrim’in mevkibeyleri taraf seçmek zorunda kalır. Hikayenin gerisi de hepimizin bildiği Skyrim İç Savaşı…

Ulfric ve Thalmor İlişkisi

Buraya kadar Ulfric’in hamleleri, onun bir Thalmor ajanı veya Thalmor ile anlaştığına dair sizi ikna edebilir. Ama hikayenin evveli de var. Ulfric’in mensup olduğu Fırtınapelerin sülalesi, geçmişi çağlara dayanan eski bir ailedir ve asırlardır Miğferyeli’nin yöneticisi olmuştur. Hatta Elder Scrolls Online’da Fırtınapelerin ismine sahip Nordları da görebilirsiniz. Ulfric’in babası da Miğferyeli mevkibeyidir. Savaşçı bir ruha sahip olan Ulfric, kralını öldürmeden önce Markarth’taki Yeminli işgalini önlemek için bu şehri istila edip halkı katleder. Karşılığında Markarth mevkibeyinin Talos’a ibadeti serbest bırakması sözünü almıştır elbette. Bu durumda Ulfric, Thalmor çıkarlarına aykırı hareket etmiştir. Nitekim Thalmor, İmparatorluk yetkililerinden Ulfric’in tutuklanmasını ister. Hapsedilen Ulfric’i kurtaran şey, babasının ani ölümü olur ve Ulfric de Miğferyeli’nin yeni mevkibeyi olması için serbest bırakılır.

Ulfric Fırtınapelerin
Ulfric Fırtınapelerin

Olaylara Thalmor gözünden bakacak olursak, İmparatorluğa düşman olan patlamaya hazır bir barut fıçısı serbest kalmıştır. Elflerin en çok işine gelecek senaryo ise Ulfric’in serbest kalarak ortalığı karıştırması ama muzaffer olamamasıdır. Yani Skyrim ve İmparatorluk birbiriyle daimi çatışma içinde olur ve savaşın kazananı olmazsa doğal olarak Thalmor kılını dahi kıpırdatmadan her iki tarafı zayıflatmayı başaracaktır. Ayrıca Thalmor’un Ulfric hakkında hazırladığı raporu incelediğimizde de örgütün tam olarak böyle düşündüğünü görürüz. Ulfric’in ölümü kadar, kendisine yapılacak yardımla zafer kazanması da Thalmor’un işine gelmemektedir. Öte yandan Thalmor’un asıl düşmanı olan koskoca İmparatorluğu elinde oynatması da pek mümkün gözükmemektedir. Bunun yerine görece daha yerel düzeyde etkiye sahip olan Ulfric’in manipüle edilmesi daha kolay olacaktır. Tüm bunlara bir de Ulfric’in gözünden baktığımızda, kısıtlı kaynaklarıyla Thalmor’u doğrudan hedef alması mantıklı değildir. Evet Talos’un yasaklanmasını Thalmor kabul ettirmiş olabilir, ama bunu kabul eden ve Skyrim’i yöneten de İmparatorluktur. Öyleyse Thalmor ile iyi geçinip kendi dişine göre olan İmparatorluğa saldırması daha akılcıdır. Hali hazırda İmparatorluk hem Ulfric’in hem de Thalmor’un düşmanı.

İmparatorluk Hatalı mı?

Peki imparatorluk sütten çıkmış ak kaşık mı veya Ak Altın Anlaşmasını imzalamakla hata mı etti? Bu soruya verilecek cevap, hangi ırkın zihniyetiyle düşündüğünüze bağlı. Dördüncü Çağ 171’de Thalmor, İmparatorluğa bir ültimatom gönderir: Yalımlar örgütü lağvedilecek, imparatorluk haraç ödeyecek ve Talos’a ibadet yasaklanacaktır. Titus Mede, lejyonların zayıf olduğunu bilmesine rağmen bu ültimatomu reddeder. Karşılığında ise Thalmor, Yaztutan Adası’ndaki tüm Yalımlar casuslarının kellesini imparatora gönderir. Titus Mede’nin bu maddeleri reddetmesi belki tam olarak Talos inancına sahip çıkmaya çalıştığı anlamına gelmeyebilir. Belki de imparatorluğun haraç ödemesini kabul etmemişti. Sonuç itibariyle Büyük Savaş yaşanır, imparatorluk son mermisini sıkıp yok olmaktan kurtulur ama ilk başta kabul ettirilmeye çalışılan maddeleri de onaylamak zorunda kalır. Neticede olan imparatorluğa olmuştur yine. Hem anlaşmayı kabul ettiler hem de orduları pert oldu. Bu bana göre erdemli bir davranış gösterip teslim olmamayı seçen imparatorun hatasıydı.

Bir diğer hata da Ulfric’in durduk yere Torygg‘i öldürmesi. Eğer Torygg gerçekten imparatora bağlı olsaydı ve isyan etmek aklının ucundan dahi geçmeseydi Ulfric’i tutuklattırıp kellesini çoktan alırdı. Bunun yerine Issızkent’e çağırıp görüşmek istiyor, kendisi düelloya davet edildiğinde bile sen kimsin köpek deyip yine Ulfric’i tutuklatmıyor. Torygg’in muhtemelen aklından geçen şey, Ulfric’in kendisini değil, sarayında konuşturarak aykırı düşünen diğer mevkibeylerini ikna etmesini sağlamaktı. Şöyle detaylandırayım, belki Torygg de Skyrim’in bağımsız olma vaktinin geldiğine inanıyor. Ama sarayındaki yardımcıları, mevkibeyleri tam ikna olmamış. Onları ikna etmeden kafasına göre işe kalkışsa ikilik çıkacak ve sonuç yine Skyrim iç savaşı olacak. Bunun yerine kendi gibi düşünen Ulfric’i çağırıp konuşturmayı ve böylece bakın böyle düşünen bir tek ben değilim şeklinde herkesi ikna etmeye çalışıyordu. Elbette ne düşündüğünü kesin olarak bilemeyiz, bu sadece bir teori. Torygg açık açık kendi fikirlerini de söylemedi. Ve bu da bir başka hata. Sessiz kalıp olayları izleyen Torygg’in Skyrim Ulu Kralı olarak hatası da bu.

Bu muhabbet uzar da gider. Ki zaten yapımcıların niyeti de bu. Her zaman olduğu gibi bazı kilit noktalarda bilgi vermeyip oyuncuların kendi teorilerini geliştirmesi ve evrenin sürekli tartışılan bir mecra olması. Skyrim İç Savaşı’na dair benim görüşlerim bu şekilde.