Starfield Dünyaya Ne Oldu?

2330 senesinde geçen Starfield oyununda, insanlar dünya dışı gezegenlerde ve uydularda yaşamlarına devam etmektedir. Bu dönemde dünyada yaşayan kimse kalmadı. Ne oldu da insanlar dünyayı terk etme gereği duydu?

Eski Gezegene İlk Ziyaret

Oyunun ana hikayesinin başlarında bir askerden bilgi almak amacıyla Güneş Sistemimize gidip Mars’a uğramak durumunda kalıyoruz. Eski evimize uğradığınızda dünyanın mavi ve yeşil tonlarından çok farklı olarak sarı ve kahverengiye dönüştüğünü göreceksiniz. Bunun sebebi ise dünyanın manyetosferinin yok olması.

NASA Araştırmaları

İnsanlığın başka gezegenlere ve uydulara yerleşmesi bir gecede olmadı elbette. 2050’de insanlık Mars’a ayak basar. Elli sene sonra da koloni kurmaya başlar. NASA dünya dışı akıllı varlıkları bulmak için bir araştırmayı finanse eder. İlk dünya dışı koloniler de doğal olarak araştırma merkezi görevi görür. Bu merkezlerden birisi de Satürn’ün uydusu Titan’da kurulan Titan Astrobase araştırma üssüdür. Titan’ın yapısı ve içerdiği su kaynakları sayesinde burada yaşam olabileceği düşünülmüş ve NASA buraya bir üs kurmuştur.

Fakat dünya dışı varlıklara dair kayda değer bir veri elde edilemeyince 2132 senesinde proje rafa kaldırılır. Katherine Nealy ismindeki bilim insanı bu projeye ayrılan bütçenin, yerleşmeye elverişli olmayan gezegenlerde koloni kurulması araştırmasına aktarılmasını önerir. Bu öneri kabul edilir ve NASA artık bizim tabirimizle uzaylı aramak yerine, yaşamaya elverişsiz yerlerde nasıl yaşanabileceğini araştırmaya koyulur. 2135 tarihine gelindiğindeyse insanoğlu artık erişebildiği tüm gezegenlere yerleşebilecek hale gelir.

Manyetosfer Yok Oluyor

2150 senesi civarlarında bilim insanları dünyanın manyetosferinin gelecek elli sene içerisinde tamamen kaybolacağını keşfeder. Yani insanların ekolojik dengeyi bozması, dönüp dolaşıp insanlığın da sonunu getirecektir. Dünyayı güneşin zararlı radyoaktif ışınlarından koruyan bu manyetik tabaka yok olunca dünya zamanla bol miktarda radyasyona maruz kalacak ve atmosferi de silinip nefes alınamayacak bir yer haline gelecektir. Yok oluşun eşiğindeki insanlık ise bir araya gelip bir çözüm planı hazırlar. Bu tabi ki de dünyayı kurtarmak değil, aksine insanlığı yaşamaya elverişli başka gezegenlere nakletmek olacaktır.

O zaman bu noktada bir dilim spoiler vereyim. İnsanoğlu ne haltlar karıştırdı da atmosferi yok etti? 2100’ün ilk yıllarına dönüyoruz. Mars’taki araştırma kolonilerinde görevli Doktor Victor Aiza yer çekimine karşı koyan bir cisim keşfeder. Tersine mühendislik yöntemiyle bu cisim üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu insanlığın ışık yılı uzaklıktaki yıldız sistemlerine tahmin edilenden çok daha kısa sürede gitmelerini sağlayacak olan grav drive’ı icat eder. Bu cihaz ile insanoğlu artık ışık hızından daha hızlı yolculuk yapabilmektedir. Yerçekiminin ayarını bozan cisim ne yazık ki dünyayı da etkiler ve az önce bahsettiğim manyetosferin yok olmasına sebep olur. Tabi yaşanan bu olayları sadece Victor Aiza ve çevresindeki bilim insanları bilmektedir.

Uzaya Göç

Dünya yok olmanın eşiğinde, insanlık oturup bekleyecek mi? Tabi ki de hayır. 2156’da Alpha Centauri sistemine yerleşmek için ilk keşif birlikleri gönderilir. Dünya devletleri de bir araya gelip 2159’da United Colonies’i kurar. Bu oluşum önderliğinde kurtarılabilen herkes dünya dışı gezegenlere taşınmaya başlanır. İnsanlığın dünyadan göçü başlamıştır. Göç işlemleri resmi olarak 2199’a kadar devam eder.

Ve dünya da beklenildiği üzere yavaşça ölmeye başlar. Ne yazık ki her insan başka gezegenlere taşınamamıştır. Neredeyse kırk yıl süren insanlığın göçüne rağmen dünyada halen daha milyarlarca insan yaşamaktadır. Lakin 2203 tarihinde dünya tamamen çölle kaplı, hiç bir canlının yaşamadığı, atmosferi olmayan bir gezegene dönüşür. Eski evimiz bir nevi Mars’ın kaderini yaşar. Gerçekte de bilim adamlarının yaptığı incelemelerde Mars’ın bir zamanlar dünyadakine benzer şekilde bir atmosfere ve manyetosfere sahip olduğunu ve şuan ki halinden daha sıcak ve nemli olduğunu tahmin ediyor. Mars zaman içerisinde soğudukça manyetosferi yok olur ve sonucunda güneş ışınları atmosferi de yok eder. Görüldüğü üzere oyundaki Dünya, gerçekteki Mars’ın kaderini paylaşmış durumda.

Dünyaya iniş yaptığımızda da bizi bomboş çöller ve radyoaktif hava karşılıyor. Ölmemek için kaskınızı takmayı unutmayın.