Büyünün ve ruhların düzlemi olan Aetherius’un Nirn üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Mimar Magnus ve Magna-Ge’nin Mundus’tan kaçarken bıraktıkları katmanlı ve aydınlık deliklerden Oblivion perdesinden süzülerek ölümlülere ışık ve büyü getirir. Kaçış motivasyonları bir yana (ve Şafak Çağı köken teorilerine ve Aetherius’tan tamamen ayrılmış bir Nirn hakkındaki düşünce deneylerine girmeden önce), yıldızlar, güçleri ve düzenlemeleri uzun zamandır bazı kültürlerde yoğun çalışma ve hatta ibadet konusu olmuştur.
Ayleidler genellikle Aetherial büyü pratiği ile ilişkilendirilir. Aetherial Fragments adlı çalışmamda yarattıkları hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz, ancak yıldız ışığını henüz tam olarak anlayamadığımız şekillerde manipüle edebildiklerini ve depolayabildiklerini söylemek yeterli olacaktır. Nede halkı da yıldızlara ilgi duyuyordu, ancak kültürleri büyü çalışmalarından ziyade teolojiye odaklanmıştı. Bununla birlikte, Nede rahipliğinin en yüksek kademelerinin, Aetherial büyüyü kullandıkları eski ritüelleri koruduğuna dair kanıtlar vardır. Eğer onların ağır, ağdalı ve tercüme edilmesi zor şiirlerinden geriye kalanlar bir kanıt ise, takımyıldızlara ve onların görünümlerine özel bir hayranlıkları vardı.
Takımyıldızların her biri, Mundus Taşlarından yayılan gözlemlenebilir enerjilerin ve bireylere güç aşılama yeteneklerinin de kanıtladığı gibi, kendi büyülü alanları vardır. Bu taşları (Tamriel’in tüm eyaletlerinde bulunabilen) kimin ya da hangi amaçla diktiğini bilmiyoruz, ancak büyülü rezonansları bize her takımyıldızın özelliğinin oldukça benzersiz olduğunu açıkça söylüyor. Bu da şu soruları akla getiriyor: takımyıldızlar Magna-Ge’yi kasıtlı olarak mı oluşturdular ve özlerini takımyıldızlar arası ışığa mı aktardılar? Her bir takımyıldızı Sovngarde veya Irak Sahiller gibi farklı bir ebedi aleme açılan bir pencere midir?
Alik’r Çölü’ndeki taşların birçoğu üzerinde yaptığım ve sınırlı fonumu neredeyse tüketen dikkatli incelemelerim ilginç bir olguyu ortaya çıkardı. Herkes koruyucu takımyıldızların -Büyücü, Hırsız ve Savaşçı- diğer takımyıldızları Yılan’ın yıkıcı kaosundan koruduğunun söylendiğini bilir, ancak benim araştırmam bu efsanenin büyülü temelinin bir kısmını ortaya çıkarmış olabilir. Savaşçı taşı üzerinde yaptığım bir araştırma, yıldızlardan taşın içine doğru ilerleyen ve dışa doğru yayılan güçlü Aetherius akımları ortaya çıkardı ve bu da bir çapraz-Tamriel ağına işaret ediyor. Neden başka hiçbir bilgin ya da büyücü bu konuda yorum yapmadı, bilemiyorum. Mundus Taşları yeterince incelenmemiştir ve bu enerjinin her zaman aktif olmaması mümkündür.
Takımyıldızların gücüne daha fazla odaklanan, henüz keşfedilmemiş başka, ilgili taşlar olduğu teorisini ortaya atıyorum. Bu büyülü yollar manipüle edilerek – ya da daha da ilginci tersine çevrilerek – bir tür Aetherial geri bildirim yaratılabilir mi? Bu neyi başarmamızı sağlar ve Mundus ile Aetherius arasındaki ilişkinin doğası hakkında bize ne öğretir?
Korkarım ki bu alandaki çalışmalarım cevaplarından çok daha fazla soru ortaya çıkardı, ancak bu araştırmanın sonuçları şüphesiz sizleri de benim kadar heyecanlandırıyor. Ne yazık ki, bu proje için ek finansman sağlamakta güçlük çekiyorum ve yeni sponsorlar arıyorum. Bu ilgi çekici keşfi mümkün olan en kısa sürede daha da ileriye taşımayı umuyorum.