Elder Scrolls Yaratılış Hikayesi

“Basitçe ele almak gerekirse İnsan/Aldmeri dünya görüşünün birbirinden farklı olmasının sebebi ölümlülerin ilahlarla olan ilişkisidir. İnsanlar ölümsüz güçler tarafından yaratıldığına inandıkları mütevazı bir görüşü benimserler, Aldmerler ise ölümsüz güçlerin soyundan geldiklerine inanırlar. Çok büyük bir fark gibi görünmese de bu durum değişik tarzlardaki mitolojik efsanelerin sebebi olmuştur.”

-Monomyth

Yukarıdaki alıntıdan anlaşılacağı üzere Elder Scrolls evreninin yaratılış hikayesi temelde tek bir olay olsa da, her ırk kendi kültürleri ve coğrafyalarına göre bunu farklı yorumlamıştır. Aynı tanrılara farklı isimler verilmiş, aynı olaylar farklı bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. Her ırkın kendi dünya görüşünü ayrı ayrı anlatmak yerine genel kabul gören, ortak paydaları Elder Scrolls Yaratılış çalışmamızda anlatacağız.

Elder Scrolls evreni, diğer fantastik evrenlerle karşılaştırdığımızda dini ögeleriyle ön plana çıkar. Tabi bundaki en önemli etken, bu fantazyanın köklerini atan yazarın din bilimleri mezunu olması. Özellikle Hint ve Sümer (ayrıca Doğu kültürleri) inançları Elder Scrolls evreninin oluşumunda kilit rol oynamıştır.

Anu ve Padomay

Anu ve Padomay, Taoizm’deki Yin ile Yang’a benzer. Hatta evrenin temeli Yin ile Yang’a dayanıyor dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Hareket, karşıtlıktan doğar; Anu ve Padomay’ın birbiriyle yaptığı kavga sonucu tanrıcıklar, gökyüzü ve gezegenler oluşmuştur. Anu ile Padomay, farklı ırklarda farklı şekilde de isimlendirilir; Anu-Padomay, Anuiel-Sithis, Ak-El, Satak-Akel, Is-Is Not gibi. Anu ışığı temsil eder, pozitiftir; Padomay ise tam tersi karanlıktır ve negatiftir. Bu iki zıtlığın kavgası sonucu oluşan şey ise Gri Belirsizlik yani canlıların yaşadığı Nirn gezegenidir. Hangisinin evreni yarattığı sorusunu sorarsak tam bir cevap alamayız. Fakat Padomay’ın katkısı daha büyüktür. Anu kendisine dişi Nir’i yarattığında buna âşık olur. Bu aynı zamanda evrenin ilk aşk hikâyesidir (Önemli not: Sevgi, Elder Scrolls evreninde çok büyük öneme sahiptir). Padomay bunu kıskanır ve Nir’i yaralar, Anu da buna mani olmak için Padomay ile kavga eder. Sonunda Nir doğurur ve ölür. Nir ölürken 12 tane gezegen doğurur, Padomay bu 12 gezegeni parçalar, Anu ise geriye kalan parçaları toplayıp bunları birleştirir ve tek bir gezegen haline getirir: Nirn. Nirn üzerinde canlıların yaşayacağı tek gezegen olacaktır. Padomay bunu öğrendiğinde bir kez daha saldırmak için gelir, fakat Anu bu sefer kendisini feda ederek Padomay’ı zamanın dışına çeker. Sonucunda Padomay yaratılışı bir kez daha sabote edemeyecektir. Fakat Anu da zamanın dışına çıkmıştır. İki kardeşin kavgasında Anu’nun döktüğü kanlar yıldızları oluşturdu, iki kardeşin kanlarının karışması ile Aedralar oluştu. Padomay’ın saf kanından ise Daedralar meydana geldi. Anu ve Padomay’ın ardından oluşan tanrıcıklar veya şimdiki durumla ele alırsak tanrılar, birbirlerinden farklıdır ve çok çeşitlidir. Hepsi aynı güçte değildir tabi ki de. Tanrıların geneline et’Ada ismi verilmektedir.

Aedra

Anu ve Padomay’ın kanlarından oluşan Aedralar, oyunlarda gördüğümüz sekiz taneyle sınırlı değildir. Örneğin Skyrim oyununda Akatosh, Arkay, Dibella, Julianos, Kynareth, Mara, Stendarr ve Zenithar Aedra olarak tanıtılır. Halbuki bu sekiz dışında daha çok sayıda belki de binlerce Aedra vardı. Yaratılış sonucunda bazı Aedra’lar evreni terketmiş, bazıları yaratılış için kendisini feda edip yok olmuş, yukarıda saydığımız sekizler ise ne kendilerini feda edip ne de kaçmayıp yaratılan evrende düzeni sağlamayı amaç edinmişlerdir. Aedra, Daedra’nın karşıtı olarak da açıklanabilir.

Daedra

Yazımızda daedra dediğimizde Daedrik Prenslerden bahsetmiş oluyoruz. Çünkü daedraların kendi yarattığı piyonları olan varlıklara da daedra denmektedir.

Her daedra kötü diye bir kural yoktur. Mesela Meridia esasen Daedra değildir. Sonradan daedra olmuştur. Elder Scrolls evreninde Daedra olunmaz doğulur diye bir kaide olmadığı için Meridia da Daedra kategorisine girmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Daedralar sadece Padomay’ın kan damlalarından oluşmuştur. Evrenin Oblivion denen bölgesinde yaşarlar. Belli bir cinsiyetleri yoktur.

Yaratılışın Başlangıcı

Lorkhan, akranlarına bir yaşam, yeni bir düzen planıyla gelir. Ona göre ölümlü canlıların olduğu bir evren yaratılmalı ve Aedralar da bu düzenin bekçisi olmalıydı. Bu plan et’Adalardan bir kısmına çekici gelmemiş ve ilgilenmemişlerdir. Kimisi ise -ki bu büyük çoğunluğa tekabül eder- kabul edip canlıları yaratmaya başlamışlardır. Bu noktada Anu ile Padomay’ın ölmesiyle zaman başlıyor, Lorkhan’ın planıyla da ölümlülerin yaratılışı başlıyordu.

Magnus’un Ayrılışı

Et’Adalardan en kudretlisi denebilecek olan Magnus, kainatın tasarımını yapmıştır. Kendisine mimar da denmektedir. Yaşamın yaratılışı sırasında et’adalar, kendi güçlerinin zamanla tükendiğini farkederler. Yeni bir canlıya yaşam verirken kendileri yaşamlarını kaybetmektedir. Lorkhan bunu bilmesine rağmen bu konuda diğer tanrıları uyarmamıştır. Sonucunda hain ve hilebaz yaftası yer, yaratılış aksar. Lorkhan’ın sahtekârlığını gören Magnus evreni terk etmeye karar verir. Çünkü Nirn son derece dengesiz bir yapıya sahipti ve gittikçe kötüleşiyordu. Nirn’ün sonunu görmektense ayrılmayı tercih etmiştir.

Magnus çok büyük bir büyü gücüne sahiptir ve ışığın atasıdır, evreni terk ederken gökyüzünde bir delik açarak buradan çıkar. Açtığı delik güneşi oluşturur. Gökyüzünü oyarken ise geride bir miktar büyü gücü bırakır. Bu da ileride canlıların kullanacağı büyünün temelini oluşturmuştur. Magnus’u takip eden ve ona saygı duyan diğer mini tanrıcıklar olan Magna Ge ‘ler, Magnus’u takip edip onlar da evreni terkeder. Magna Ge ‘ler aynı şekilde gökyüzünde delik açıp terk ederler ve bunların açtığı delikler de yıldızları oluşturur. Magnus ve Magna Ge ‘ler Aetherius’a kaçarlar. Aetherius saf ışığın ve ölümsüzlüğün bulunduğu noktadır. Ayrıca Skyrim oyunundan hatırlayacağınız Sonvgarde burada yer alır. Yukarıda bahsettiğimiz Meridia’ya dönelim. Meridia aslında Magna Ge idi. Fakat Daedralarla olan aşırı samimiyeti yüzünden Aetherius’tan kovulmuştur. Sonucunda Meridia, Daedra olmayı seçmiştir.

Şimdi kapalı bir kutu düşünelim. Bu kutunun dışı sürekli aydınlık olan Aetherius olsun. Magnus ve Magna Ge ‘ler bu kapalı kutudan çıkıp eski yerlerine dönerken kutunun yüzeyini delerler, sonucunda kutunun dışındaki ışık doğal olarak içeri sızar. Magnus’un açtığı delik en büyüğüdür haliyle güneş diye isimlendirilir. İşte gökyüzünün tasviri tam olarak bu şekildedir. Bu kutuya da Mundus deniyor.

Bu noktadan sonra Magnus’un Mundus ile yani fani dünyayla işi kalmamıştır. Ve ebediyen geri gelmezler. Fakat bazıları Mundus’ta kalmayı seçer. Bunlar Ehlnofey ismini alır. Ehlnofey olanlar artık tanrılıklarını yitirmiştir. Bunların öncüsü olan Y’ffre tüm tanrı gücünü feda edip bitkileri oluşturur.

Ehlnofeyler

Diğer Ehlnofeyler de Y’ffre’yi örnek alıp aynı şeyi yapar. Ehlnofeyler kendi içlerinde ikiye ayrılır; bir grup yeryüzünde kalırken bir grup ise yaratılışa yardım etmeye istekli olmasına rağmen kendilerini buna adapte edemezler. Mundus semalarında gezinip dururlar. Bunlara Gezgin Ehlnofey denir. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar sözünü hatırlatırcasına yeryüzündeki ve havadaki Ehlnofeyler kavgaya tutuşur. Sonucunda Nirn gezegeninin coğrafi şekli ortaya çıkar. Aldmer kültürüne göre gezinenler insan ırkını, yeryüzünde bulunan Ehlnofey ise elf ırkını meydana getirir.

Yeryüzünde kalıp canlı hayatını oluşturan Ehlnofeyler birbirleriyle evlenip çocuk sahibi oldular. Her bir nesilde tanrılık vasıfları zayıflamaktaydı. Nitekim tanrılıklarını kaybettiler.

Lorkhan’ın Cezalandırılması

Lorkhan’ın foyası meydana çıktığında Aedralardan bir grup onu yargılamaya karar verir. Mundus’ta kalan tüm tanrılar Balfiera Adasında toplanır ve burada Ur Kulesini inşa eder (Adamantine Kulesi, Direnni Kulesi olarak da bilinir). Bu kulenin tepesinde evrenin geleceği tartışılır. Tanrılardan bir kısmı canlı yaratılışını tamamlamayı kabul eder ve bunlar yukarıda bahsettiğimiz Ehlnofey’e dönüşür. Auriel’in başını çektiği bir grup ise Lorkhan’ı cezalandırmaya karar verir. Auriel’in bir numaralı adamı olan Trinimac öne çıkar ve Lorkhan’ın kalbini söker; tam bu sırada kalp diğer tanrılara seslenir “Bu kalp, dünyanın kalbidir, diğerlerini tatmin etmek için yapılandırıldı.” Aslında kalp kendisinin yok edilemeyeceğini söylüyordu. Lorkhan’ın bedeninin ve Nirn’ün kökleri birbirine bağlıydı, Auriel ise kalbi bir okun ucuna geçirip yayına gerip havaya fırlatmıştır. Kalp günümüzde Morrowind’deki Red Mountain’ın bulunduğu yere düşer ve burada Red Mountain’ı oluşturur. Lorkhan’ın geriye kalan cesedi ise havaya fırlatılır ve bunlar da Nirn’ün uyduları olan Masser ve Secunda’yı meydana getirir.

Aedra ve Daedraların Rolü

Daedralar Mundus’u terk etmeyip burada kalırlar. Fakat yaratılışa da yardım etmezler. Oblivion adında kontrolün tamamıyla kendilerinde olduğu bir alt oluşum yapıp burada kalırlar. Sekiz Aedra ise Mundus’ta kalıp yaşamın düzenini koruma konusunda kendi aralarında anlaşırlar. Ayrıca fiziken kendilerini Nirn’den yasaklarlar. Kendi içlerinde yaptıkları bir antlaşmadır bu. Lakin Daedralar böyle bir girişimde bulunmadığından Azize Alessia dönemine kadar Nirn’ü sık sık rahatsız edeceklerdir.

Aşama Aşama Yaratılış

  • Her ırkta karşılıkları farklı olsa da temelde iki karşıt varlığın birbiriyle savaşı sonucunda 12 ayrı gezeginimsi cisim oluşur.
  • Bölük pörçük olan 12 gezegencik birleştirilir ve tek bir gezegen olan Nirn’ü oluşturur.
  • Daha çok Padomay’a benzeyen Lorkhan yaratılış planıyla gelir ve fikrini diğer tanrılara açıklar. Padomay’dan gelen Daedralar kabul etmeyip diledikleri gibi yönetecekleri bir diyar olan Oblivion’ı yaratmaya başlar. Diğerleri ise Lorkhan’ın planını uygular.
  • Gezegenciklerin çarpışmasıyla Nirn oluşur. Eskiden 12 tane olan bu gezegenler şimdi tek bir haldedir. Fakat tanrılar birşeyin farkına varır, kutsal güçleri yok olmaktadır. Hatta Mundus’u yaratan çoğu tanrı yok olmuştur bile. Fani dünyanın dengeden yoksun ve çok tehlikeli bir yer olduğu anlaşılır. Lorkhan diğer tanrıları kandırmıştır. Aedraların tepki göstermesinde ölümlü oldukları gerçeği yatmaktadır.
  • Evrenin planını çizen Magnus bunları öğrendikten sonra Mundus’u terk eder. Magna Ge’ler de onu takip ederek ayrılırlar. Ayrılırken de gökyüzünde delik açarlar. Magnus’un açtığı delik güneşi, Magna Ge’lerin açtığı delikler ise yıldızları oluşturur.
  • Auriel, Anu’ya bizi buradan kurtar diye yalvarır. Fakat Anu bunu reddeder ve ona bir yay ve kalkan verip Lorkhan’ın insan ordusuna karşı savunmasını öğütler. Auriel de ilk elf krallıklarını kurar.
  • Auriel’in kurduğu Aldmer topluluğu farklı kollara ayrılmaya başlar ve doğdukları kıta olan Aldmeris’i terk ederler.
  • Gezen Ehlnofeyler ile yeryüzündeki Ehlnofeyler savaşa tutuşur. Günümüzdeki kıtalar meydana gelir. Nirn gezegeni eskiden tek bir kıtadan oluşuyordu fakat sonradan kutsalların yaptığı bu savaş ile Tamriel, Yokuda, Atmora gibi kıtalara bölünmüştür.
  • Aedralar fani dünya olan Mundus’un geleceğini tartışmak üzere Ur Kulesinde toplanır. Lorkhan’ın cezalandırılmasına karar verilip kalbi sökülür.
  • Ehlnofeyler artık güçlerini kaybetmiştir ve geri dönüş yoktur. Bu yüzden yarım yamalak yaşamak yerine kendilerini tamamen feda edip canlı türlerini ve evrendeki maddeleri oluştururlar. Aedralar ise varlık olarak kalmayı seçer ve canlılara yol göstermeyi benimser.
  • Ehlnofeylerin oluşturduğu elf soyu Tamriel’e gelir ve yerleştikleri coğrafyaya göre değişik kültürlere sahip olurlar. Örneğin Valenwood bölgesine yerleşen elfler, buradaki sık ormanlar sayesinde Y’ffre’yi ana tanrı olarak kabul eder ve Bosmer olurlar. Ataları olan Aldmerlere sadık kalanlar ve geleneklerini koruyan bir grup Altmer olur. Altmerlere zıt düşen bir grup ise ırkdaşlarından ayrılıp Tamriel’ın bir ucuna, Morrowind’e göç eder ve Chimer olurlar. İnsanlar, Khajiit ve Argonianların da kökeni bu şekilde farklı Ehlnofeyler tarafından meydana gelmiştir.

Tavsiye Edilen Kitaplar

  • Kızılmuhafız, Emperyal ve Aldmer kültüründe anlatılan yaratılış hikayesi Monomyth kitabında detaylıca anlatılmaktadır.
  • Khajiit kültüründeki yaratılış hikayesi Anne Ahnissi’nin Sözleri (Words of Clan Mother Ahnissi) kitabında anlatılıyor.
  • Tamriel’da yaşayan 9 ırkça önem gören ana tanrıların kısa açıklamaları İmparatorluktaki İnanç Çeşitleri (Varieties of Faith in the Empire) kitapta yer alıyor.
  • Annotated Anuad isimli kitap yaratılışı daha tarafsızca anlatmaktadır.
  • Daedralar hakkında daha fazla bilgi arayanlar Oblivion Üzerine (On Oblivion) kitabına bakabilir.

Elf Toplumunun Bölünüşü

Elfler veya Elder Scrolls evrenindeki ismiyle mer, kendi inançlarına göre Auriel tarafından yaratılmıştı ve kutsal birer varlıktılar. Onlara göre insanların yaratıcı olan Lorkhan’ın düzenbazlığı yüzünden kutsallıklarını kaybetmişlerdi. Aldmerlerin temelde insan ırkını sevmemesinin sebebi budur. Aldmerler ilk elflerdi, daha o zamanlar tek bir topluluk halinde yaşamaktaydılar. Aldmeris denen efsanevi bir kıtada ikamet ederken bu kıtanın yerle bir olması sonucu günümüzdeki Summerset Adasına göç etmişlerdir. Aradan geçen binlerce yıldan sonra Aldmeris’in gerçekten var olup olmadığı bilinmiyor. Aldmeris kıtası, Aldmerlerin afili şiirlerinde her zaman yaşamayı umdukları bir yer de olabilir. Summerset’e olan göçten sonra elfler Tamriel’a ayak basmışlar ve çeşitli alt ırklara bölünmüşlerdir.

Altmer

Ata ırk olan Aldmerlere en çok benzeyen, görünüş ve kültür olarak neredeyse en az değişen ırk Altmerler olmuştur, diğer bir adıyla High Elf.

Ayleid

Tamriel’e ayak basan ilk elf topluluklarındandır. Cyrodiil bölgesine yerleşen Ayleidler, buranın sık ormanlarla kaplı olmasından dolayı diğer elf topluluklarından izole bir hayat yaşadılar. Ata ırk Aldmerlerin dilini ve büyü güçlerini muhafaza ettiler. Dwemerler bilim alanında nasıl anlaşılmaz bir yapıya sahipse aynı şey büyü alanında Ayleidler için geçerlidir. Köle olarak kullandıkları insanların Azize Alessia önderliğinde ayaklanmaları ve çıkan isyan sonucu Ayleid ırkı katledilip yok edilmiştir.

Bosmer

Wood Elf ismiyle de tanıdığımız Bosmerler, tropik ormanların yoğun olduğu Valenwood bölgesine göç ettiler. Ağaçları ve bitkileri yaratan Ehlnofey olan Y’ffre’nin ruhu bu bölgede bulunuyordu. Bosmerler buraya yerleşirken Y’ffre ile bir antlaşma yaptılar, Bosmerler bitkilere zarar vermeyecekti, karşılığında ise Y’ffre Bosmerlere Wild Hunt denen ırksal güçlerini kontrol etmeyi öğretti. Bosmer halkı klasik ormanda yaşayan orman elfleridir, fakat bunlar sadece et yer. Bitkisel beslenme kesinlikle yasaktır, hatta savaşta ölen dostlarını bile yemişlerdir. Evlerini ise büyü ile şekillendirdikleri ağaçlara yaparlar. Wild Hunt ise Bosmerlerin devasa bir yaratığa dönüşmesi olayıdır. Dönüşüm gerçekleştiğinde iradelerini kaybederler ve karşılarına çıkan tüm canlılar ölene kadar saldırganlıkları durmaz. Sonundaysa birbirlerine saldırıp diğer Bosmerleri öldürürler.

Chimer

Chimer ırkı, diğer mer ırklarına göre en dinci topluluktur. Önderleri Veloth’u takip edip büyük bir göç yapmışlardır. Daedrik Prenslerden Boethiah bu göçün fikir ustasıydı fakat Elf dininde en güçlü tanrı olan Trinimac (Lorkhan’ın kalbini sökmüştü), bu göçü durdurmaya çalıştığında Boethiah’ın saldırısına uğradı. Boethiah, Trinimac’ı yiyip kustu ve Trinimac şuanki Daedrik Prenslerden Malacath halini aldı. Chimerler ise göçe devam etti ve o zaman Resdayn denilen, şimdiki Morrowind topraklarına yerleştiler. Chimerler diğer elf topluluklarının aksine güçlü bir Daedra inancına sahiptir.

Dunmer

Chimerlerin Morrowind’e göç etmesinden asırlar sonra, aynı bölgede beraber yaşadıkları Dwemerler ile bazı sorunlar yaşadılar. Dwemerler tanrı tanımaz bir topluluktu, Chimerler ise aşırı dinciydi. Haliyle iki zıt kutup etkileşim haline geçmiş ve birbirleriyle savaşmıştır. Savaşın asıl nedeni Dwemerlerin Red Mountain’daki Lorkhan’ın Kalbini bulmasıdır. Chimerler tanrıların işlerine karışılmasına kesinlikle karşı çıkıyordu, Dwemerler ise bunu görmezlikten gelip kalbi kullanmaya çalıştılar. Savaş sonunda Indoril Nerevar kalbi Tribunal’e (Sotha Sil, Almalexia ve Vivec) emanet etmiştir. Indoril Nerevar ağır yaralanmıştı ve ölmek üzereydi, Tribunal ise kalbi ellemeyeceklerine dair söz verdiler. Fakat sözlerinde durmayıp kalbin gücünden faydalandılar ve yarı tanrı oldular. Daedrik Prenslerden Azura, Indoril Nerevar’ı çok seviyordu ve ona yapılan sadakatsizliği kendisine yapılmış saydı. Böylece tüm Chimer ırkını lanetleyip derilerini kararttı, gözlerini kızıllaştırdı. Böylece altın sarısı deriye sahip Chimerler gri renkli Dunmerlere yada Dark Elflere dönüştü.

Dwemer

Summerset’teki bir grup zeki ve araştırmacı elf ise Tamriel’in en kuzeyine, Skyrim ile Morrowind sınırına yerleşti. Dwemerler şehir devletleri halinde yaşıyorlardı ve şehirlerini dağların içine yapmışlardır. Dwemerler, cüce değildir. Chimerler ile yukarıda bahsettiğimiz gibi sorunlar yaşadılar. Dwemerler Numidium adında pirinçten devasa bir golem yapmıştır. Bu goleme tanrısal güçler vereceklerdi, bunun için de Lorkhan’ın kalbine ihtiyaçları vardı.  Dwemerlerin baş mühendisi olan Kagrenac, Lorkhan’ın kalbi üzerinde deney yaparken Nirn’deki tüm Dwemer ırkı yok olmuştur. Tamamen mi yok oldular, geçmişe mi yoksa geleceğe mi gittikleri bilinmemektedir.

Maormer

Deniz elfleri olarak da bilinir. Gerçek mi yoksa yapay bir elf türü mü oldukları bilinmiyor. Söylentiye göre Aldmeriler zamanında Aldmeris adasında yaşayan zengin bir adam varmış. Orgnum adındaki bu kişi ve onun yandaşları adadan sürgüne gönderilir, Orgnum çok güçlü bir büyücüdür ve buna çok kızar. Sürgüne gönderildiği Pyandonea adasının etrafını azgın dalgalarla ve devasa deniz yılanlarıyla çevirir. Böylece bir daha hain Aldmerler tarafından rahatsız edilmeyecektir. Maormer ırkı da Orgnum ile sürgün edilen halktır.

Orsimer

Orsimerler de eskiden bir Aldmerdi. Aldmer kabilelerinden bir grup Trinimac’ın fanatiğiydi. Boethiah’ın Trinimac’ı deforme etmesi sonucu bu topluluk da inandıkları tanrı gibi değişime uğrayıp günümüzdeki Orsimer yada Orc halini almışlardır. Orsimerler kabileler halinde yaşamaktadır, kendilerine ait bir vatanları yoktur.

Kar Elfi

Bu elf topluluğunun ne zaman ayrıldığı bilinmiyor. Skyrim bölgesinde yaşamışlardır. Bir gece Saarthal şehrinde tüm Nordları öldürmüşlerdir. Aradan bir süre sonra Ysgramor ve kabilesi geri dönüp intikam almıştır. Skyrim’de bulunan tüm Snow elfleri kesip biçmişlerdir. Dağılan ve düzenleri bozulan Snow elfler ise elf akrabaları olan Dwemerlere sığınmıştır. Dwemer halkı, Snow elfler üzerinde çeşitli deneyler yapmıştır. Snow elflere yedirdikleri mantarlar sonucu bu halk körleşmiş ve yapısı bozulmuştur. Sonucunda Günümüzdeki Falmer ırkına dönüşmüşlerdir.

Solak Elfler

Haklarında en az bilgiye sahip olduğumuz elfler. Bu elfler Yokuda adasında yaşıyordu. Yokudalılar (günümüzde Redguard) ile yaşadıkları sorunlar nedeniyle çıkan savaşta yok olmuşlardır.

İnsan Toplulukları

İnsan halklarının sayısı elfere göre daha azdır ve kültürleri birbirlerinden daha farklıdır.

Breton

Bretonlar yarı elf yarı insandır. Summerset’ten Tamriel’e göç eden Altmerler, o zamanlar bölgede dağınık halde yaşayan insan topluluğu Nedeler ile olan etkileşimi sonucu ortaya çıkmış melez bir ırktır. Daha sonra High Rock bölgesinde hegemonyasını kuran Direnni klanı, Breton halkını daha elf yapmak için çalışmalarda bulunmuştur. Yani Nede+Altmer=Breton ise Direnniler bunu şöyle yapmıştır; Breton+Altmer=Elfe daha çok benzeyen Breton.

Emperyal

Nibenese bölgesindeki Nede ve Cyrodiilde yaşayan Nord ırkının karışmasıyla ortaya çıkmıştır. İlk başlarda Ayleidlerin kölesi olarak yaşayan bu halk, Alessia önderliğinde isyan etmiş ve bağımsızlığına kavuşmuştur. Sonrasında ise üç büyük imparatorluk kurmuşlardır.

Kothringi

Kothringi halkı, Argonianların yaşadığı Black Marsh bölgesinde yaşayan gümüşi renge sahip insan topluluğudur. Haklarında çok fazla bilgimizin olmadığı bu topluluk, 2. Çağ 560 tarihinde çıkan Knahaten Gribi sonucu yok olmuştur.

Nedeler

Takım yıldızlarına aşırı bağlı olan bir insan topluluğudur. Hammerfell, Cyrodiil civarında yaşamışlardır. Fakat buraya göç eden Redguard, Imperial hatta Breton gibi daha baskın kültüre sahip olan topluluklarca asimile edilmişlerdir.

Nordlar

Atmora kökenlidirler. Atmora kıtası her ne kadar günümüzde buzul olsa da çok eski elf yazıtlarında buranın bir zamanlar yeşillik olduğu ve adının Altmora olduğu yazılıdır. Buradan Skyrim’e göçen Nordlar, Snow elf, Dwemer ve Chimerler ile sorunlar yaşamışlardır. Saarthal şehrinde Snow elfler tarafından saldırıya uğradıktan sonra Ysgramor ve ekibi Atmora’ya geri dönmüştür. Burada nüfusları çoğaldıktan sonra bir daha terk etmemek üzere Skyrim’e dönmüşlerdir.

Kızılmuhafız

Redguard ismini sonradan almışlardır, asıl isimleri Yokudan’dı. Solak Elfler ile beraber Yokuda adasında yaşayan bu halk, elfler ile yaptığı devasa savaş sonucunda adayı batırmayı başarmıştır (!) Adadan kaçan halk, Hammerfell sahiline gelmiş ve buraya yerleşmiştir. Diğer insan ırklarıyla kan bağı yoktur.