Skyrim Tanrıları – Oyuna Eklenmeyen Nord Dini

Çok sayıda farklı ırkın bulunduğu Elder Scrolls evreninde bu ırkların kaçınılmaz olarak farklı kültürleri ve inanışları bulunuyor. Tıpkı bizim dünyamızda olduğu gibi bütün insanlık aynı şeye inanmıyor. Tamriel’da da aynı şeyler geçerli. Bir Argonyalı ile bir insanın sadece görünüşü değil, aynı zamanda kültürleri de farklı. Hatta insan olan ırklardan Breton ve Nordların da kültürleri farklı. Yetmediyse Emperyal ırkına mensup olan Cyrodiilli insanların Koloviya ve Nibenay olmak üzere iki bölgesel farklı kültürü var. Ve kaçınılmaz olarak Skyrimli Nordların inanışı, güneyli insanlardan farklıydı. Hatta Skyrim tanrıları, oyunda gördüğümüzden çok daha farklı tasarlanmıştı.

Kültürel Farklılıklar

Demek ki neymiş, her ne kadar birbirine benzese de kültürel farklılıklar kaçınılmazmış. Bu farklılığı oluşturan şeyler de bazen yaşanılan coğrafyanın bitki örtüsü ve/veya iklimi, bazen de komşu topluluklarla etkileşim oluyor. Peki biz bu kültürleri nereden öğreniyoruz? Tabi ki de oyun içindeki kitaplardan ve npclerin anlattıklarından. İşte burada biraz dikkatli olmamız lazım. Zira kitapları da yazan kişiler aslında oyundaki npclerin ta kendisi. Daha önce de sayısız kez söylediğim üzere size bilgi veren, kitapları yazan npcler kendi kişisel görüşlerini ve sahip oldukları kültürleri yansıtıyorlar. O yüzden bilgiyi nereden aldığımız önemli. Vay efendim Nordlar odundur, insanlar Shor denen patates bir tanrıya inanıyor vesaire bunlar tamamen elf propagandasıdır.

Bugün ise sizlere Nordların gerçek inancını anlatacağım. Bunu söylerken elimde belgeler var deyip çıkarıp masaya vurma manasında söylemiyorum. Şuanki Skyrim oyununda Nordlar, İmparatorluğun getirdiği inanış biçimi olan Sekiz Kutsalların hafif Nord sosu katılmış versiyonu olan Dokuz Kutsallara inanıyor. Ancak Skyrim henüz yapım aşamasındayken yapımcılar Nordların dini inancını ve Skyrim tanrıları ‘nı aslında oldukça farklı tasarlamıştı. Yine kısmen İmparatorluk inancını anımsatsa da tanrıların özdeşlikleri, isimlendirmeleri ve de gruplandırmaları farklıydı. Özetle İslam ve Hristiyanlık gibi semavi ama temelde farklı dinler diyebiliriz.

Bu değişikliği niye yaptıklarını bilemiyorum, ikna edici bir sebep de bulamadım. Belki de olayı fazla karmaşıklaştırıp gelecek oyunlarda işin içinden çıkılamaz bir hale sokmak istemediler. Belki de gittikçe daha da derine indiler ve kendilerini kaybedip komple silip attılar. Sebebini Todd Howard’a sormak lazım. Ama benim şahsi görüşüm, çok ayıp ettikleri yönünde. İnsan olmasına rağmen tırnak içinde güneyli insanlardan daha farklı ve özgün bir inanç sistemi oluşturup daha sonra bunu silip atmaları büyük talihsizlik olmuş.

Yine de emekler tamamen boşa gitmiş değil. 2020’de çıkan Elder Scrolls Online’ın Greymoor ek paketinde Nordik inancını birebir eklemeseler de, eski Nordların inanış biçimi adı altında evrene eklediler. Hiç yoktan iyidir. Artık vakit kaybetmeden bakalım neymiş bu kadim Nord inancı.

Kadim Nord İnancının Temelleri

Bu inanış biçimi kalpaya yani döngüye dayanıyor. Elder Scrolls evreni bir devri daim içerisindedir, buna da kalpa diyoruz. Evren yaratılır, canlılar doğar, büyür, ölür. En son kıyamet kopar ve evren bir kez daha yaratılır. Bu işlem sürekli tekrarlanır. Şuanki döngüde insan ve elf hakimiyeti var. Önceki döngüde ise su altı yaratıklarının ve Hist ağacı ile Argonyalıların egemen olduğu anlatılır. Mevcut evrenin başlangıcı Dawn Era yani Şafak Çağı ile başladı. Kadim Argonyalı medeniyetinin çöküşüne ise Duskfall deniyor. Birinin şafak olup diğerinin alacakaranlık olması tesadüf olmasa gerek. Yani diyebiliriz ki Argonya medeniyetinin battığı yerde insan ve elf medeniyeti başladı. Biz de bu medeniyetin Nord ayağına odaklanacağız. Bu döngüyü göz önünde bulundurursak, Skyrim tanrıları ya da diğer adıyla Nord tanrıları dört gruba ayırırlar: Dead, Hearth, Testing ve Twilight.

Ölü Tanrılar

Dead yani ölü tanrıların kelimenin tam manasıyla ölüdür. Bunlar yeni döngünün başlaması için savaşırken kendini feda edip ölen tanrılardır. Ölü tanrılar da tilkiyle sembolize edilen Shor ve ayıyla sembolize edilen Tsun’dur. Bu tanrıların fani düzleminde tapınakları yoktur. Bunun yerine tapınakları insanların son durağı olan Sovngarde’dadır. Ölü oldukları için tapınakları da haliyle ölülerin diyarındaki Yiğitler Salonu’dur.

Salona giden asma köprünün başında duran Tsun’u görüyoruz. Ayı gibi herif. Bir de bu din içerisinde tanrılaştırılmayan ama Sovngarde’da totemini gördüğümüz bir tanrı var: balina olan Stuhn. Stuhn ile Tsun kardeştir, ikisi Shor’u savunurken hayatlarını kaybetmiştir. Köprünün kendisi de balina iskeletidir yani Stuhn’dur. Fakat onu panteona dahil etmemişler. O zaman geriye Shor kalıyor. Asıl reis nerede? Skyrim oyununda Sovngarde’a gidip salona girdiğimizde kendisini göremiyoruz. Ama ilginç bir şekilde salondaki Shor’un tahtına oturabiliyoruz. Dikkatsiz gözler için bu basit bir oyun mekaniği gibi görülebilir. Oblivion oyununda Sheogorath’ın tahtına oturamadığımızı, anca deli tanrının görevlerini tamamlayıp yeni Sheogorath olduktan sonra tahtına oturabildiğimizi hatırlatayım. Öyleyse Skyrim bize çaktırmadan Shor’un aslında biz olduğumuzu söylüyor olabilir. Tabi bu bir teori, açık açık ima edilen bir şey yok. Ama deliller ortada. Yorumlamak size kalmış.

Merkezi Tanrılar

Hearth tanrıları için yuva veya aidiyet tanımını kullanabiliriz. Anlamı vücudumuzdaki kalp değil, evin ocağını tanımlar. Yemeğin piştiği ocak, evin ısındığı yer burasıdır, yani manevi olarak evin kalbidir. Nordların soğuk bir iklimde yaşadığını ve bu ocağın etrafına toplanıp hayatta kaldıklarını düşünürsek, Hearth tanrıları için bu dindeki merkezi tanrılar diyebiliriz. Merkezi tanrılar bir ocak gibi kendilerine ibadet eden kullarını koruyup kollarlar. Görevleri ise mevcut döngüyü gözetip, korumaktır. Bunların tapınakları tüm kullara her daim açıktır. Merkezi tanrılarımız şahin olan Kyne, kurt olan Mara ve güve olan Dibella’dır. Üçü de dişidir ve Shor’un karılarıdır.

Kyne daha çok kabile anası görevi görür, bilge anadır ve Shor’un dul karısıdır. Bir şahin gibi tetiktedir ve sürekli gözetler. Onun tapınağı şahinlere yaraşır şekilde dağların yüksek kesimlerindedir. Whiterun şehrindeki Skyforge’daki şahin heykeli de aslında Kyne’ın tapınağı diyebiliriz. Hatta şehirde bir de Kyne tapınağı bulunur. Nord inancının asıl baş tanrısı Shor öldükten sonra onun yerine Kyne baş tanrıça olarak kabul edilmiştir.

Mara aileyi koruyup kollayan ev hanımı gibidir ve Shor’un cariyesidir. Bir anne kurt gibi sürüsüne bağlıdır ve sürünün çıkarını düşünür. Mara’nın tapınağı yeni çiftlerin tapınağıdır, evlilikler bu tapınakta kutsanır.

Dibella ise gönül eğlendirmeyi seven genç ve şehvetli eştir ve Shor’un metresidir. Ölülerin yani fanilerin düzleminde güvenin form değiştirip tırtıldan güzel bir canlının çıkması gibi ölülere neşe katar, aileye mutluluk getirir.

Sınayan Tanrılar

Testing yani sınayan tanrılar, isimleri gibi mevcut döngüde yaşayan fanileri teste tabi tutarlar. Tapınakları yoktur, çünkü insanları ayartıp yoldan çıkarmakla veya kaderlerine engeller koymakla uğraşırlar. Bu cümleden sadece insanları sapkınlık, bağımlılık gibi dünyevi zevklere bulaştırmaya çalışmaları anlaşılmasın. Fanilerin ömrünü kısaltmak veya unutkanlık bile bunların işidir. İki tane sınama tanrısı vardır, yılanla sembolize edilen Orkey ve ormancı lakabıyla anılan Hermaeus Mora.

Orkey, sekiz kutsallar inancındaki Arkay’ın Nordik versiyonudur. Ölüm ve doğumun tanrısıdır. Kadim bir hikayeye göre Nordların elfler kadar uzun yaşayamamasının sebebi Orkey’dir. O Nordları bir şekilde kandırır ve elfler kadar uzun yaşayan insanların yaşam sürelerini altı seneye kadar düşürür. Fakat Shor’un olaya müdahale etmesiyle insanların ömrü eskisi kadar uzun olmasa da tekrar artar. Kurnaz Orkey’i biz Whiterun şehrinde sabah akşam vaaz veren Heimskr’in yanında görüyoruz aslında. Meşhur Talos heykelinde Talos kılıcını bir yılana saplar. Normal bir faniyken tanrısallığa erişen Talos, yılanı yani ölüm ve yaşam tanrısını öldürerek onun hükmünü kırar. Böylece Talos ebediyen insanların hafızasında yaşayacaktır. Heykel de bunu sembolize eder.

Hermaeus Mora
Hermaeus Mora

Ormancı Hermaeus Mora’nın hikayesi ise biraz tuhaf. Zira Nordlar Daedrik Prensleri baş tanrılardan kabul etmeyip onları sorun çıkaran varlıklar olarak görür ve önemsemezler. Ama Hermaeus Mora burada bir istisnadır.

Ysgramor, bir gün Atmora’nın ormanlarında avlanırken beyaz bir geyik görür. Yayını gerip okunu salar, ama geyiği vuramaz. Bu yenilgiyi kabul etmeyen Ysgramor geyiğin peşine düşer. Geyiğin peşinde koşarken bir kaç kez izini kaybeder. Karşısına çıkan bir tavşan ise geyiğin gittiği yönü söyler. Ysgramor buna şaşırır ve tavşana bunu nereden bildiğini sorar. Tavşan ise uzun kulakları sayesinde geyiği rahatlıkla duyabildiğini açıklar. Ysgramor iç çeker ve “keşke benim de senin gibi uzun kulaklarım olsaydı” der. Tavşan aslında kılık değiştirmiş olan ormancı Herma Mora’dır ve Ysgramor’un kulaklarını tavşanlara benzetip uzatır. Ve Ysgramor birden elflere benzemeye başlar. Tam bu sırada tilki olan Shor çıkagelir ve tavşanı öldürüp büyüyü geri alır. Ysgramor’u azarlayarak, elflerin kandırmacalarına dikkat etmezse onlara benzeyeceğini söyler.

İyi güzel anlattık da şimdi bu hikaye gerçek mi, hemen inanalım mı? Tabi ki de hayır. Ysgramor’un Nord tarihinde çok tanınır bir figür olduğunu, hayvanlarla hikayenin bir fabla dönüştüğünü, ve fablın sonunda bir öğüt verildiğini göz önünde bulundurursak bunun bir çocuk masalı olma ihtimali var. Başkalarına benzemeye heves edip kendi kültürünüzden uzaklaşmayın öğüdü veriliyor. Olaylar birebir yaşanmamış olabilir, ama elflerin Nordlar tarafından sevilmediği ve Herma Mora’nın kötü bir tanrı olduğu ise gerçek.

Alacakaranlık Tanrıları

Ve geldik fasulyenin faydalarına. Twilight yani alacakaranlık tanrıları mevcut döngüyü bitirmekle yükümlü tanrılarıdır. Aslında en başta tanrıydı ama sonradan tanrılar oldular. Bu ekibin üyeleri de Cihanyiyen Alduin ve Ejderdoğan Tanrı Talos’dur. Bu tanrıların da tapınakları bulunmaz. Çünkü zaten kıyametin habercileri oldukları için boşuna tapınak yapmakla uğraşmaya gerek yoktur.

Ejderha Alduin’in kıyameti koparacağına inanılır. Her kış gündönümünde yani gecenin en uzun olduğu günde Ejder Tarikatının tapınaklarında Alduin adına festivaller düzenlenip adaklar adanır. Onu mutlu etmeye çalışırlar, böylece Alduin’in bir sene daha uyuyup kıyameti bir sene ertelemesini sağlamaya çalışırlar. Alduin’e ibadet etmek bu yüzden korkuyla karışık hürmetin bir göstergesidir. Kadim Nordlar onunla ters düşmemeye ve kızdırmamaya özen gösterirler.

Alduin’in yapısı biraz değişik diyebiliriz. Çünkü Akatosh’un ilk doğanı olarak adlandırılır. Fakat bazı alimlere göre elflerdeki Auriel, güneyli insanlardaki Akatosh ve Nordlardaki Alduin aslında aynı varlığın farklı zamanlardaki farklı formlarıdır. Elf inancındaki Auriel yaratılışı başlatıp Lorkhan’ı yani Shor’u öldürerek fanilerin doğuşuna sebep olur. Daha sonra Akatosh olarak zaman kavramını yaratır ve fanilerin büyüyüp yaşlanmasını sağlar. Ve en sonda da Alduin olarak kıyameti getirir başlattığı şeyi bitirir, yani fanileri öldürür. Auriel, Akatosh ve Alduin gerçekten aynı varlıklar mı sorusuna burada cevap aramıyorum yoksa konudan çok sapacağız. O yüzden son tanrıya geçelim.

Ejderdoğan Talos bu tanrıların en yenisidir. Gücünün sınırları bilinmiyor. Talos çoğumuzun Tiber Septim diye tanıdığı kişi. Nordlar Talos, güneyli insanlar ise Tiber Septim ismiyle hitap ediyor. Ejderdoğan tanrılar Alduin gibi kıyameti koparmaz ama kıyametin habercisidir. Her döngü sona ermeden önce, bir önceki döngüde var olmayan bir Ejderdoğan tanrı gelir. Talos’un varlığı, içinde bulunduğu döngünün sona ereceğine delalettir ve sonraki döngüde var olacaktır. Diğer tanrıların karakteristiği her döngüde biraz değişime uğrarken Ejderdoğan tanrıda değişiklik gerçekleşmez. Bu yüzden Talos’a ibadet Nordlar arasında yaygındır çünkü evren her ne kadar döngülere sahip olsa da devam edecektir. Ona ibadet etmekle ebediyete de ibadet etmiş olurlar. Talos’a ibadetin yasaklanması bir nevi gerçek hayatımızda Papalığın Hristiyanlara cennet inancını yasaklaması gibidir, bu duruma anca what the fuck denir. Talos’a ibadet, onun kurduğu imparatorluğa ibadet etmektir, imparatorluk resmen bu yasağı getirerek Nordların gözünde kendi varoluş sebebini yok saymaktadır. Nordlar ayrıca Oblivion Krizi’nde Mehrunes Dagon’ı Martin Septim’in değil, onun atası olan Talos’un durdurduğuna inanırlar.

Yarı Kayıp “Skyrim Tanrıları”

Kadim Nordik inancı bu şekilde. Tekrardan hatırlatayım. Skyrim oyunu henüz tasarım aşamasındayken tasarım yönergelerinde bu bilgiler yer alıyordu ama oyuna eklemekten vazgeçtiler. Bunun yerine bazı kısımları kesip biçerek oyuna koydular, örneğin höyüklerde döndürerek kapıları açtığımız hayvan figürlü sütunlar bu inancın birer yansıması. Sadece görsel olarak gördüğümüz bu inanış biçimlerini, Elder Scrolls Online’ın Greymoor ek paketinde ise yazılı olarak da görüyoruz.

Bu ek pakette yapımcılar yine bu dini birebir kopyalayıp eklemek yerine üzerinde ufak değişiklikler yaptılar. Ama hiç değilse oyun içi kitaplarda bu inanışa dair bilgiler edinebiliyoruz. Skyrim oyunu geliştirilirken oluşturulan Nordik dininde o zamanki Nordlar bu dine inanıyor olarak tasarlanmıştı. Ama Greymoor’da bu dine kadim zamanlarda yaşayan Nordların inandığı şekliyle değiştirildi. Tanrıların gruplandırması ve özellikleri çoğunlukla aynı kaldı. Orkey’in Malacath ve Arkay’ın birleşimi olduğu söylendi ve sınayan tanrılar kategorisinden ana sekizli tanrılar grubuna dahil edildi. Ayrıca Julianos’un Nordik versiyonu olan Jhunal da bu listeye eklendi. Özetle Skyrim öncesi yapılan Nord dini birebir olmasa da ESO’nun Greymoor paketiyle evrene dahil edilmiş oldu. Bunu da muhtemelen Skyrim oyunundaki Nordların nasıl oldu da imparatorluğun inanç sistemine geçiş yaptıkları sorusuna cevap olması için eklediler.

Kuzeyin evladı ayyaş Nordların kendine has bir inancı olacakken bundan vazgeçen Bethesda’yı kınıyorum. Ama ESO ile bu hatadan döndükleri için de kendilerini tebrik ediyorum.